Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7542 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5753 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/06/2014NUMARASI : 2014/101-2014/365Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;KARARDava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.Davacılar, paydaşı oldukları 2186 ve 2349 parsel sayılı taşınmazları, davalılardan Mustafa’nın şirket tabelası asmak ve inşaat işi yapmak suretiyle şufa davasının açıldığı 28/07/2008 tarihinden itibaren haklı ve hukuki bir gerekçeye dayanmaksızın kullandığını, diğer davalı Ahmet’in ise oduncu tabelası asmak, hızar makinesi montaj ederek odun koymak suretiyle taşınmazı haksız ve izinsiz olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile taşınmazın eski hale getirilmesini, davalı Mustafa’dan 28/07/2008 tarihinden dava tarihine, davalı Ahmet’ten 30/05/2011 tarihinden dava tarihine kadar olan döneme ilişkin ecrimisile, taşınmazların boşaltılma tarihine kadar belirlenecek aylık kira bedelinin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı Ahmet, elatmanın önlenmesine ilişkin talebi kabul ettiğini, istedikleri zaman taşınmazı davacılara teslime hazır olduğunu, ancak taşınmazı davacıların muvafakatları ile kullandığı için ecrimisil talebininin yerinde olmadığını, davaya sebebiyet vermediği ve elatmanın önlenmesi talebini kabul ettiği için yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirtmiştir. Davalı Mustafa, dava konusu taşınmazda 1/3 pay sahibi iken, şuf’a davasının kabulü ile paydaşlığının sona erdiğini, davayı kaybedince taşınmazda bulunan tabelayı kaldırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairece “… öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonrası Mahkemece, davalı Mustafa’nın 2186 parsel sayılı, davalı Ahmet’in 2349 parsel sayılı taşınmazlara elatmasının önlenmesine, ecrimisil taleplerinin kısmen kabulüne, dava tarihinden taşınmazların boşaltılma tarihine kadar aylık 65-TL kira bedelinin davalılardan ayrı ayrı tahsiline karar verilmiş, karar davalılarca temyiz edilmiştirDosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 2186 ve 2349 parsel sayılı taşınmazların evveliyatında 1/3 payla davacılar Cengiz, Mehmet ve dava dışı Celal adına kayıtlı iken, Celal ’un payını 30/04/2008 tarihinde davalı Mustafa’ya sattığı, eldeki davanın davacıları tarafından Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/297 esasında açılan şuf’a davasının kabulle sonuçlanarak 10/02/2011 tarihinde kesinleştiği, 30/05/2011 tarihi itibariyle davacılar Cengiz ve Mehmet adına ½ payla tescil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.Davacıların paydaş olduğu 2186 parsel sayılı taşınmaza, davalı Mustafa’nın, maliki olduğu, 50 parsel sayılı taşınmazda üretilen ürünlerin sevkiyatını sağlamak üzere yol olarak kullanmak ve dava tarihi itibari ile inşaat pislikleri, molozları koyarak müdahalede bulunduğu keşfen saptanmak suretiyle elatmanın önlenmesine ve ecrimisile hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Bilindiği gibi şuf’a davası yenilik doğurucu bir davadır. Bu nedenle şuf’a davasının kesinleştiği 10/02/2011 tarihinden, dava tarihi olan 02/12/2011 tarihine kadar olan dönem için ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, tescil kaydının oluştuğu 30/05/2011 tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi doğru değilse de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Öte yandan, her ne kadar temyiz dilekçesinde ilk karardan sonra taşınmazın 1 ay içinde boşaltılıp eski hale getirildiğinden bahsedilmişse de, usulüne uygun tebliğe rağmen bozma sonrası davalı tarafın duruşmalara katılmadığı, yazılı beyanda da bulunmadığı anlaşıldığından bu hususa itibar edilmemiştir. Davalı Mustafa’nın bu hususlara ilişkin temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddine.Davalı Ahmet’in temyiz itirazlarına gelince, Ecrimisil, kötüniyetli zilyedin malike ödemek durumunda olduğu haksız kullanım tazminatı olup, 3. kişi olan davalının intifadan men edilmesine gerek yoktur. Bu durumda davalı Ahmet’in taşınmazı haksız olarak kullandığı saptanarak belirlenen ecrimisile hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı Ahmet’in bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine.Diğer yandan, bilindiği üzere haksız eylem niteliği taşıyan elatamanın önlenmesi davalarının fiilen elatan kişiye karşı açılması gerekir. 2349 parsel sayılı taşınmazın davalı Ahmet tarafından kullanıldığı keşfen belirlendiği gibi davalının da kabulündedir. Ne var ki, davalı Ahmet’in yargılama sırasında taşınmazı boşalttığı davacı vekilinin 02/05/2012 tarihli celsedeki beyanı ile saptandığına göre, Ahmet’e yöneltilen davada elatmanın önlenmesi isteği açısından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.Ayrıca, elatmanın önlenmesi davaları haksız kullanıma ilişkin davalar olup, 2186 parsel sayılı taşınmazın davalı Mustafa, 2349 parsel sayılı taşınmazın davalı Ahmet tarafından kullanıldığı belirlenerek, her bir davalı için ayrı ayrı hüküm oluşturulmasına rağmen, herbir davalının kullandığı taşınmaza ilişkin ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücreti belirlenmesi gerekirken taşınmazların toplam değeri üzerinden yargılama giderlerine hükmedilmesi de hatalıdır. Her iki davalının bu konuya ilişkin temyiz itirazları yerindedir.Kabule göre de; ecrimisil istemli davalarda ancak dava tarihine kadar gerçekleşmiş olan zararın istenebileceği, dava tarihinden sonra gerçekleşmesi muhtemel zararın ayrı bir davanın konusunu oluşturacak olması karşısında, mahkemece dava tarihinden taşınmazın boşaltma tarihine kadar aylık 65-TL kira bedeline hükmedilmesi de isabetsizdir. Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.