MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.06.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Davacı ... vekili, ... adına kayıtlı 2524 parsel sayılı taşınmazı davalının işgal ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı vekili ise, davalının kiralama talebinin bulunduğunu, sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının hukuken geçerli bir nedene dayanmaksızın taşınmazı işgal ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Gerçekten de, ... adına kayıtlı bulunan taşınmaza davalı tarafından hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanılmaksızın müdahale edildiği saptandığına; davalının kiralama başvurusunun da henüz değerlendirmeye tabi tutulmadığı anlaşıldığına göre, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ne var ki; dava değeri yönünden yapılan değerlendirmenin isabetli bulunduğu söylenemez.Bilindiği üzere, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve yıkım istekli bir davada dava değerinin, müdahale edilen taşınmazın müdahaleye konu kısmının zemin değeri ile yıkımı istenen muhdesatın değeri toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur.Hâl böyle olunca, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak dava değerinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, belirlenen dava değeri üzerinden harca ve usuli kazanılmış hak kuralı da gözetilmek suretiyle vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, ne şekilde belirlendiği denetlenemeyen dava değeri esas alınarak hüküm kurulması isabetsizdir.Davalı tarafın temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.