Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7507 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3305 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.06.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... Avukat, davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Davacı-birleşen davaların davacısı, adına kayıtlı 1841 ada 5, 1843 ada 3 ve 1842 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara davalıların haksız şekilde yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Davalılar, iyiniyetle yapılandıklarını belirtip haklarındaki davaların reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların iyiniyetli oldukları, davacının taşınmazları satın alırken üzerindeki yapıları gördüğü ve davalılarla görüşmeden eldeki davaları açarak, hakkını kötüye kullandığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.Dosyaya getirtilen çap(tapu) kayıtlarından ve yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarından; dava konusu 1841 ada 5, 1843 ada 3 ve 1842 ada 2 parsel sayılı taşınmazların satın almalar suretiyle davacı adına kayıtlı bulunduğu; davalılara ait yapıların kısmen taşkın kısmen de tamamı olmak üzere davacı taşınmazları içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.Diğer taraftan, eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur. Hâl böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.