MAHKEMESİ: FATİH 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 06/03/2007NUMARASI: 2006/20-36Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ,, parsel sayılı taşınmazdaki binanın ...nolu dairesinde ikamet ettiğini, davalının da ,,nolu dairesindeki doğalgaz bacalarının dairesine zarar verdiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve tazminat istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin reddine; tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin reddine; tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Nev var ki, komşuluk hukuku yönünden mahkemece yapılan araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez.Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacıya verilen zararın ve rahatsız edici durumun nelerden ibaret olduğunun saptanması, özellikle getirtilen mimari projeden de yararlanmak suretiyle varsa zararın ne gibi önlem veya önlemlerle giderebileceğinin açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.