Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7485 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18771 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.Davacı, paydaş olduğu 279 ada 25 parsel sayılı taşınmazda bulunan meskenin davalılar tarafından konut olarak kullanılmak suretiyle işgal edilmiş olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir. Davalı ..., taşınmazda yüklenici ağabeyinin muvafakatı ile oturduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, davalı ... davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 279 ada 25, 24 ve 32 parsellerin tevhit edilerek 41 parseli oluşturduğu, 279 ada 41 parsel sayılı taşınmazda davacının 21805/54206400 pay sahibi olduğu, dava dışı çok sayıda paydaş bulunduğu, taşınmazda kat irtifakı ve kat mülkiyetinin kurulu olmadığı, üzerinde ruhsatsız bina bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava; elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup çekişme konusu yeri davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklı hakkı bulunmadığı halde kullanmak suretiyle müdahale ettiği belirlenerek elatmanın önlenmesine hükmedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ne var ki; karardan sonra davalılardan ..., paylı mülkiyet üzere olan taşınmazdan pay satın almak suretiyle paydaş durumuna gelmiştir. Diğer davalı ... ise paydaşın eşi olup İcra İflas Yasasının 276/son maddesi kapsamındadır.Bu durum karşısında davanın, paydaşın paydaş aleyhine açmış olduğu elatmanın önlenmesi davasına dönüştüğü gözetilerek taraflar arasındaki çekişmenin, TMK’nun 688. ve devamı maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümleri uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulması gerekmektedir.Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere Medeni Yasasının 706, Borçlar Yasasının 2l3, Tapu Yasasının 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahte vefa" kuralının yanında Medeni Yasasının 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O hâlde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, Medeni Yasanın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Hâl böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerin toplanması ve bundan sonra bir hüküm kurulması için karar bozulmalıdır.Davalı ...’nın, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.