Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7481 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18111 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir. Davacılar, paydaş oldukları 109 parsel sayılı taşınmaza, dava dışı paydaşlardan haricen pay satın aldığını iddia eden davalı tarafından beton direkli tel örgü ile çevirmek, yol yapmak ve ağaç dikmek sureti ile müdahalede bulunulduğunu ileri sürerek, davalının haricen pay satın almış olması halinde haricen satın almış olduğu paylardan fazla kullandığı bölümlere, haricen pay satın almamış ise taşınmazın tamamına elatmanın önlenmesi ile tel örgü ve beton direklerin yıkımına, ağaçların kesilmesinden ve yol açılmasından kaynaklı zararın ödenmesine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, çekişme konusu taşınmazı mirasbırakan ...' ın bir kısım mirasçılarından haricen satın aldığını, satın aldığı kişilerin paylarının mirasçılar arasında rızai taksim yolu ile ayrıldığını, taksim sonucu satıcı mirasçılara düşen yeri kullandığını, bunun dışında yer kullanmadığını, davacılar??n payına tecavüzünün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı Zibar yönünden elatmanın önlenmesi ve maddi tazminat istemlerinin reddine, diğer davacıların elatmanın önlenmesi istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 19700 m2 büyüklüğünde tarla niteliğindeki 109 parsel sayılı taşınmazın davacılar ve dava dışı kişiler adına intikalen paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, dava dışı paydaşlar ...’la davalı arasında, 26/03/2004 tarihli, ...’le 27/04/2005 tarihli “zeytinlik hisse satış sözleşmesi” başlığını taşıyan belgeler düzenlendiği, davalının harici satışa dayalı olarak taşınmazı tasarruf ettiği, taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, davalı, davacı ... ve dava dışı paydaşların katılımı ile Harita ve Kadastro Mühendisi tarafından düzenlenen tarihsiz fiili taksim krokisinin dosyaya ibraz edildiği, davalı tarafından açılan tapu iptal davalarının açılmamış sayılmasına karar verilerek, bu kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (Türk Borçlar Kanunu 237) ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi ve Noterlik Kanunun 60. maddesi hükümleri uyarınca tapuda kayıtlı olan taşınmazların resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukukça değer tanınamaz ve mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmez. Davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklı bir hakkı bulunmadığı gözetilerek mutlak elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davacının temyiz itirazlarına gelince; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesinde belirtildiği üzere, mahkemelerce verilen kararların, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması gerekeceği kuşkusuzdur. Anılan husus kamu düzeniyle ilgili olup, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında gözetilmelidir.Somut olayda, mahkemece yıkım istemi yönünden olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmayarak anılan düzenlemeye aykırı hüküm oluşturulmuştur.Öte yandan, davacının tazminat istemine ilişkin hükme yeterli araştırma yapıldığını söyleme olanağı da bulunmamaktadır. Şöyle ki, kuruyan zeytin ağaçlarının kesildiği hususu davalının da kabulündedir. Zeytin ağaçlarının kuruyup kurumadığı, yeni ağaç dikildiyse nitelikleri, davacıların mevcut zararının olup olmadığı hususları etraflıca araştırılmamıştır. Hâl böyle olunca, mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak sureti ile mutlak elatmanın önlenmesine karar verilmesi, yıkım istemi hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulması, davacıların zararının tespiti yönünden denetime elverişli ve hükme yeterli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.