Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7445 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15371 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece, tenkis isteği yönünden davacı ... feragat ettiğinden davanın reddine, diğer davacılar yönünden ise davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenien dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ...'nin maliki olduğu 143 ada 3, 759 ada 16 parsel sayılı taşınmazı ile yazlığını satış göstermek suretiyle davalılara devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, murisin taşınmazlarını devrettiği tarihlerde oldukça yaşlı ve akli dengesinde zaman zaman sorunlar yaşıyan birisi olduğunu bazı zaman akli yerine geldiğinden davalı kızının kendisini kandırarak mallarını elinden aldığını, diğer mirasçılara kalmaması için temlik yapıldığını söyleyip pek çok kişiye yakındığını, murisin ölümünden bu yana çekişmeli taşınmazdaki otelden davalıların elde ettiklerini gelirin tespitinin gerektiğini, yapılan temlikler ile saklı paylarının zedelendiklerini ileri sürerek, tenkise karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında ıslah ile muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil olmazsa tenkise karar verilmesini istemişler, ayrıca yazlığın terekeye dahil olmadığını bildirmişler, öte yandan, davacı ... davadan feragat ettiğini bildirmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlar.Mahkemece, tenkis isteği yönünden davacı ... feragat ettiğinden davanın reddine, diğer davacılar yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'nun 143 ada 3 parsel sayılı taşınmazını vekil kıldığı dava dışı ... aracılığıyla 17.09.1998 tarihinde davalı torunu ....'in de 01.10.2001 tarihinde annesi olan davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiği, murisin 759 ada 16 parsel sayılı taşınmazını intifa hakkını uhdesinde bırakarak çıplak mülkiyetini 20.09.1996 tarihinde davalı kızı ...'a temlik ettiği, mirasbırakanın 16.03.2006 tarihinde ölümüyle geriye mirasçı olarak kendisinden önce ölen oğlu ...'dan olma torunları olan davacı ..., .... ile davalı kızı...'in kaldığı davalı ...'in ise ...'ın oğlu olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 tarih, 1990/1-152-236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bir davada birden çok hukuksal sebebe dayanılması olanaklıdır. Bu halde, mahkemece önem sırası dikkate alınmak suretiyle her bir hukuki sebep yönünden araştırma yapılması zorunludur.Somut olayda, yargılama sırasında ıslah ile davacılar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tenkise isteğinde bulunmuşlardır. Ne varki, mahkemece muris muvazası hukuksal nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteği bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmış değildir.Bilindiği üzere,uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda öncelikle davacıların tapu iptal ve tescil isteği bakımından gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme yapılarak ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.