Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7440 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5918 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 28/12/2009NUMARASI: 2005/329-2009/355Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 1 parsel sayılı taşınmazı H. B.a, ondan da oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, satışların gerçek olmadığını ileri sürüp, muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmisini istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmazın satışlarının gerçek olduğunu, iddiaların doğru bulunmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı olduğu iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 1 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını miras bırakan R.’nın H. B.a, ondan da oğlu davalı K.’e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olayda; miras bırakanın dosya kapsamı ve tanık beyanları ile yurtdışından emekli, sosyal güvencesi bulunan bir kişi olduğu, taşınmazın satışı için ciddi bir neden gösterilemediği, murisin davalı ile birlikte kaldığı, taşınmazın miras bırakan tarafından ara malik akraba olan Hilmi’ye, ondan da davalıya aktarıldığı, değerler arasında açık ve aşırı fark olduğu görülmektedir.O halde, belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle, HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.