Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7439 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6702 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : KARTAL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/12/2009NUMARASI : 2007/295-2009/653Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 8252 ada 5 parsel sayılı taşınmaza davalının yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesine ve yapının yıkımına karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmazı dava dışı kişiden haricen satın alıp üzerine iyiniyetle bina yaptığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı davalının haksız kullandığı, yıkımı fahiş zarara yol açacak binayı davacının temellük etmeyeceğini bildirdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülp, düşünüldü.Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; 539 sayılı kadastral parselde Şahmeran Baltacıoğlu paydaş iken, 10.07.1998 tarihinde imar uygulaması sonucu 8253 ada 3, 8254 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda adı geçenin paydaş kılındığı, 11.01.1998 tarihinde kayıt maliki Şahmeran'ın paylarını davacı M.'e satış suretiyle temlik ettiği, Samandıra Belediyesince 3.5.1999 tarihinde yeniden imar uygulaması yapılarak çekişme konusu 8252 ada 5 parsel sayılı taşınmazın müstakilen davacı adına tescil edildiği, davalının bina yapmak suretiyle taşınmazı kullandığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l Sayılı Yasanın 3290 Sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Somut olayda; davacı 5 sayılı imar parselinin müstakil maliki olup, davalı ise imardan önce kadastral parsel iken yerin zilyedi olduğunu bildiren kişiden haricen satın aldığını savunmuştur.Hemen belirtmek gerekir ki, tapulu yerlerin haricen satışı geçerli olmadığı gibi, esasen davalıya satan kişinin de kadastral parselde mülkiyetten ya da kişisel haktan doğan hukuksal ilişkinden kaynaklanan bir hakkı da bulunmamaktadır. Öte yandan, davacı yıkımı istenen binada subjektif yararlanmasının söz konusu olmadığını ve binayı temellük etmeyeceğini bildirmiştir. Binanın değerinin arzdan yüksek olması, bu anlatımla yıkımın aşırı zarar doğuracağını da göstermez.Hal böyle olunca; kaim bedel ödenmeksizin elatmanın önlenmesi isteği yanında yıkıma da karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzer hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle, HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.