MAHKEMESİ : İZNİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/03/2010NUMARASI : 2009/183-2010/92Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 3164 parsel sayılı taşınmaza davalıların komşu parselde komşuluk hukukuna aykırı bıçkı atölyesi işletmek suretiyle müdahale ettikleri, atölyenin gürültü ve toza neden olduğunu ileri sürüp elatmanın önlenmesine,bıçkı atölyesinin faaliyetinin durdurulmasına ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.Davalı F., dava konusu taşınmazda bıçkı atölyesini yıllardır işlettiğini, iddiaların doğru olmadığını, davacı taşınmazına müdahalenin bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı, taşınmaza bir müdahalesi olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalı M.in bir müdahalesi olmadığı, diğer davalının komşuluk hukukuna aykırı faaliyetinin durdurulması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı F. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, zararın giderilmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillere göre; çekişme konusu 3164 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalıların miras bırakanları A. O. D.'e ait komşu 3160 parsel sayılı taşınmazda komşuluk hukukuna aykırı surette bıçkı atölyesi işletmek suretiyle müdahale ettikleri iddiasıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere;çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olayda; yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar biçimde bir araştırmanın yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca; mahkemece mahallinde araştırma ve incelemenin yapılması, komşuluk hukuku açısından bir zarar bulunup bulunmadığının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde yeniden bilirkişi kurulu aracılığıyla ortaya konulması ve çözüm önerilerini gösterir şekilde bilirkişilerden rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ve tespit raporu ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davalı Fikret'in temyiz itirazları yerindeir.kabulü ile hükümn açıklanan nedenlerle HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.