MAHKEMESİ: AYDIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/03/2011NUMARASI: 2009/449-2011/195Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, karı koca olduklarını, arkadaşları olan davalı Ü...'ten 100.000.-TL faizle borç para aldıklarını, karşılığında teminat olarak kayden malik oldukları kat mülkiyeti kurulu 27 nolu dükkan ile 6 nolu meskeni Ü...'in akrabası olan diğer davalıya satış göstermek suretiyle devrettiklerini, bunun yanı sıra aldıkları paraya karşılık 120.000.-TL ödeyecekleri konusunda anlaştıklarını ve 55.000.-TL'sini haricen çek ile ödediklerini, kalan 70.000.-TL'yi ödemek istediklerin de, davalı Ü...'in faizi yanlış hesapladığını, 50.000.-TL daha vermeleri gerektiğini söyleyerek tapuları geri devretmeye yanaşmayarak kendilerini kandırdığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmazların devir tarihindeki bedelleri ile ödenen 55,000.-TL çek bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kesin delille ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde ödenen çek tutarının tahsili isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere özellikle; iddianın ileri sürülüş biçimine göre, taraflar arasındaki çekişmenin inançlı işlem (teminat mukabili temlikten) kaynaklandığı buna dayalı iddianın 05.02.1947 tarih, 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ile kanıtlanamadığı gibi, Türk Medeni Kanunun 6. maddesi hükmü uyarınca ispat külfeti kendisinde olan davacının teklif ettiği yemini davalı tarafın ifa ettiği gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.Ancak; mahkemece karar verildikten sonra her bir davalı hakkında hüküm altına alınan avukatlık ücretinin dosya ele alınarak kararın zirine şerh düşülerek tenzil edildiği görülmektedir.Bilindiği üzere; HUMK'un 80. ve 459. maddesi hükmü gereğince hakim var olan hesap ve yazım hatalarının düzeltilebileceğini hükme bağlamıştır. Düzeltme yapılan husus yazım veya hesap hatası olmadığına göre karar altına alınan avukatlık ücretinin sonradan düzeltilmesi yasal değildir.O halde; kararın altına düşülen " düzeltme şerhi " bölümünün karardan çıkartılmasına ve bu hususun iptaline karar verilip, sair hususların incelenmesi neticesinde;Hemen belirtilmelidir ki; tapu iptal ve tescil davaları kayıt malikine karşı açılır. Somut olayda; kendisine husumet yöneltilen M... kayıt maliki olmasına karşın Ü... kayıt maliki değildir. O halde bunun yönünden husumetten davanın reddedilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi hükmü gereğince Avukatlık ücreti takdir ve tayini gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama sırasında keşfen belirlenen değer üzerinden harç tamamlanmadığı halde, keşfen belirlenen ve ancak harcı tamamlanmayan değer üzerinden davalı Mustafa yararına fazla avukatlık parasına hükmedilmiş olması da isabetsizdir. Davacıların, temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.