Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7403 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 6244 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/10/2006NUMARASI : 1998/204-407Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları A...Ü..in birinci eşinden olma çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak dava konusu taşınmazlarını ikinci eşi E..ve E...’den olma çocuklarına satış suretiyle temlik ettiğini, ayrıca traktör ve kamyonetini de davalılara devrettiğini, tüm bu temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile dava konusu ...ve ..parseller yönünden davanın reddine, diğer parsellerin davalılara temliklerinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle bu parseller yönünden davanın kabulü ile miras payları oranında tapunun iptal ve tesciline, kamyonet ve traktör yönünden açılan davanın atiye bırakılması nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteğinin değerden ve tebliğ giderleri yatırılmadığından reddiyle gereği görüşülüp düşünüldü.Dava tapu iptal ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere,tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Kısa kararda olmadığı halde gerekçeli kararda “ …Alanya Alara köyü ..parsel açısından açılan davanın reddine …” denilmek suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişkiye düşülmüştür.Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.