Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7393 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6452 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : AKSARAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/11/2013NUMARASI : 2011/53-2013/940Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise bedelin tahsili davası sonunda, yerel mahkemece, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Davacı, miras bırakanları İsmail kalan taşınmazların intikal işlemlerini gerçekleştirmek üzere 01.08.1996 tarihinde davalı kardeşini vekil tayin ettiğini ve intikallerin yapıldığını, ancak davalının intikal için gerekli olduğu ve vekaletin zamanaşımına uğradığı telkini üzerine yurtdışında yaşamasından dolayı konsoloslukta düzenlettirdiği vekaletnameyi davalıya gönderdiğini, davalın da her iki vekaletnameyi kullanarak davaya konu 12 parça taşınmazdaki paylarını 2007 yılında başkasına aktarıp, daha sora üzerine aldığını, kendisine herhangi bir satış bedeli de ödemediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile, mümkün olmaz ise paylarının değerinin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, diğer mirasçıların hisseleri ile birlikte kendi hisselerini dava dışı O.. A..'a sattığını, satış bedelinden davacının payına isabet eden bedeli davacının talebi doğrultusunda 2008 yılı içerisinde banka kanalı ile gönderdiğini, iddiaların doğru olmadığını, satışa davacının rızasının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının vekalet görevini kötüye kullandığı gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, evrak arasında bulunan kayıtlar ile eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen evraklardan, davalının dava tarihinden sonra davaya konu taşınmazlardan 743 parsel sayılı taşınmazdaki payını 30.06.2011 tarihinde dava dışı Bayram ...'ya, 1245 parsel sayılı taşınmazdaki payını dava dışı Osman Kayan'a, 594 parseldeki payını 30.06.2011 tarihinde dava dışı Yasin K..'ya, Yasin'in de 22.10.2012 tarihinde yine dava dışı Ahmet Y..'a, 1249 parsel sayılı taşınmazdaki payını 30.06.2011 tarihinde dava dışı Ömer K..'a, Ömer'in de 01.10.2012 tarihinde dava dışı Menderes Yumuşak'a satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre; iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta, dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece davacıya seçimlik hakkı hatırlatılarak sonucuna göre işlem yapılıp işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken anılan usul kuralanın gereği yerine getirilmeden aksi düşünce ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.