Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7364 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18761 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Davacılar, davalılar ile ortak murisleri adına kayıtlı taşınmazda murislerinin 308/2400 pay sahibi olduğunu ve bu pay üzerinde mevcut iki adet evin davalılar tarafından kullanıldığını, her ne kadar takipsiz bırakmışlarsa da davalılar aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açmakla intifadan men koşulunu gerçekleştirdiklerini ileri sürerek, davalıların dava konusu taşınmaza müdahalelerinin men'i ve ecrimisil istemiyle eldeki davayı açmışlardır. Davalılar, babalarından kalan taşınmazda 40 yılı aşkın bir süredir oturmakta olduklarını, hatta evlerden birinin üst katını da birlikte yaptıklarını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, sübut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 66. maddesinde “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.” dendikten sonra aynı kanunun 69/1. maddesinde de müdahilin de yer aldığı asıl davada hükmün taraflar hakkında verileceği hüküm altına alınmıştır. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, ortak mirasçılardan dava dışı ....'un, davacıların avukatı vasıtasıyla verdikleri 25.02.2014 tarihli dilekçeleri ile davaya fer'i müdahil olarak katılmayı, davalıların taşınmazdan tahliyesi için pay ve paydaş çoğunluğunun bu şekilde sağlandığını ileri sürerek davalıların taşınmaza müdahalelerinin men'i ile taşınmazdan tahliyelerini talep ettikleri anlaşılmaktadır. Ne var ki, fer'i müdahilin yukarıda açıklanan kanun hükümleri karşısında davada taraf sıfatı ile yer alamayacağı, bunun sonucu olarak da fer'i müdahil lehine veya aleyhine karar verilmesinin olanaksız olduğu, mahkemece asıl davada hükmün sadece taraflar hakkında verilebileceği gözardı edilerek fer'i müdahil sıfatıyla davada yer alan kişiler hakkında da hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. Öte yandan mahkemece davacılar lehine ecrimisile hükmedilmesinde bir isabetsizlik yok ise de; ecrimisil hesabının yapıldığı 15.04.2014 tarihli bilirkişi ek raporuna dayanarak, davacılar vekilince yapılan hesaplama yanlış olup, taşınmazda tarafların ortak murisi ....'ın 308/2400 pay sahibi olduğu, davacı ve davalıların mirasçı sıfatıyla elbirliği halinde malik olarak taşınmazda hak sahibi oldukları, dosyada mevcut .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1213 E., 2005/1105 K. sayılı veraset ilamına göre de tarafların herbirinin miras payının 1/8 olduğu gözardı edilerek yapılan hesaplamanın mahkemece hükme esas alınması isabetsizdir. Hâl böyle olunca, mahkemece fer'i müdahiller lehine veya aleyhine hüküm kurulmaksızın davanın sonuca bağlanması, ecrimisil hesabı bakımından ise davacıların veraset ilamında belirtilen pay oranları esas alınarak hesaplanacak ecrimisil miktarının davacılar lehine hükmedilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.