Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7308 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4865 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MİLAS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/07/2010NUMARASI : 2004/417-2010/43Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi B Koç'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 167 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıların mirasbırakanına ait olduğu; davacıların komşu 173 parselde bulunan davalının diktiği ağaçların taşınmazına taşkın olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, mahkemece yapılan uygulamalar neticesinde düzenlenen teknik bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneği taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.Somut olaya gelince; mahkemece mahallinde 22.11.2004 tarihli keşif sonucunda fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokili raporda davacılar taşınmazına 230 m² lik bir tecavüzün saptandığı; 24/04/2006 tarihinde gerçekleştirilen ikinci keşif sonrası düzenlenen 25/05/2006 tarihli fen bilirkişi raporu ile de 321,04 m² lik davacılar taşınmazında kalan kısma davalının el atmasının saptandığı; ne var ki, bilirkişi raporlarının tecavüzlü alanın miktarı bakımından birbiriyle çelişkili olduğu, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve çelişkinin nedeni açıklattırılmadan, 25.05.2006 tarihli rapor hükme esas alınmak suretiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda 3 kişilik harita mühendisi bilirkişi vasıtasıyla daha hassas aletlerle yerinde yeniden ölçüm yapılarak tecavüz edilen alanına miktarının belirlenmesi, infazda duraksamaya neden olmayacak biçimde rapor ve kroki düzenlettirilmesi, tecavüz edilen alanın niteliğinin rapora yansıtılması ve önceki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken söz konusu çelişki giderilmeden anılan raporlardan birisine itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değirdir.Taraf vekillerinin itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nrn 428.maddesi gerence BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.