Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7307 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9797 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve bir kısım davalılar vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı Hazine vekili, davalılar adına kayıtlı 1616,2345,2346 ve 2347 parsel sayılı taşınmazların 8200 m2’lik bölümünün hazineye ait olduğunun kesinleşen mahkeme kararı ile belirlendiğini ancak tapu sicil müdürlüğünce kadastro komisyonunun 28.01.1981 tarihli kararına göre kadastro müdürlüğünün 01.10.1985 tarihli folyesinde yapılan düzenlemeye itibar edilerek tescilin yapıldığı ve kesinleşen mahkeme kararının infazının mümkün olmadığının belirtildiğini ileri sürerek, 8200m2’lik bölümüm tapusunun iptali ile hazine adına tescil kararı verilmesini istemiştir.Bir kısım davalılar, ilamın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuşladır. Kesin hüküm nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece, "işin esasının incelenerek taraf delillerin toplanması, 1982/388 esas sayılı dava dosyasından yararlanılması" gerekçesi ile bozulmuş, bozmadan sonra davanın kısmen kabulüne yönelik kararın temyizi üzerine bu kez Dairece, " dava tarihinden önce ölü olduğu anlaşılan kayıt malikleri ... ve ...'nın mirasçılarına karşı dava açılmasının sağlanması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra bir hüküm kurulması" gerekçesi ile ikinci kez bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Özellikle, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak 8.7.2003 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen 5180,67 m² lik bölüm bakımından davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Temyiz isteğinde bulunan davalıların temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacının temyiz itirazlarına gelince;25.10.1978 de yapılan kadastro çalışmasında 1616 parsel ve 14200 m2 olarak ..., ..., ...,... ve ... ve ... adına 1/5 er pay olarak senetsizden tespit yapıldığı, Kadastro Komisyonuna yapılan itiraz sonucu 28.1.1981 tarih 1672 ve 1673 sayılı komisyon kararları ile 1616 parselin yüzölçümünün 9520 m2, geri kalan a,b ve c ile gösterilen bölümlerin son parsel numarası ile diğer kişiler adına tashihen tespit ve tesciline karar verilerek 2345,2346 ve 2347 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu anlaşılmaktadır.Bu arada Hazine tarafından yapılan itiraz sonucu.... Tapulama Hakimliğinin 1981/192 esas ve 1982/44 karar sayılı ilamı ile görev yönünden itirazın reddine karar verilmesi üzerine, Hazine tarafından bu kez tespit malikleri aleyhine 1616 parsele yönelik açtığı tapu iptal ve tescil istekli davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.3.1988 tarih ve 1982/388 esas 1988/186 karar sayılı ilamı ile; tespitin iptali ile 8200 m2 lik bölümün Hazine adına tesciline karar verildiği, temyiz edilmeksizin 21.11.1988 de kesinleştiği görülmektedir.Nevar ki; mahkemece tescil ilamı kapsamında olup 2345,2346 ve 2347 parsel sayılı taşınmazlar içinde kalan bölümler yönünden hak düşürücü sürenin dolduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesi " Bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz…” şeklinde düzenleme getirmektedir. Somut olaya gelince; 25.10.1978 de yapılan kadastro tespitinden sonra 14200 m2 lik 1616 parseli sayılı taşınmazın tamamına yönelik Hazine tarafından 10 yıl içinde itiraz edilmiş ve 8200 m2 lik bölüm yönünden Hazine adına tescil kararı verilmiştir.Bu durumda, çekişme konusu 2345, 2346 ve 2347 parsel sayılı taşınmazların tescil ilamı kapsamında kalan bölümler yönündende süresinde itirazlı hale gelmiş olmakla 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3.maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmadığı tartışmasızdır.Hâl böyle olunca, 2345, 2346 ve 2347 parsel sayılı taşınmazların tescil ilamı kapsamında kaldığı ileri sürülen bölümler yönünden de işin esasına girilerek ileri sürülen iddia ve savunma doğrultusunda gerekli araştırma, inceleme ve soruşturma yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.