Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7298 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17969 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki davadan dolayı .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.06.2014 gün ve 2013/129 esas 2014/335 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 17.09.2015 gün ve 22660-10870 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı birleşen davanın davacısı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bedel, birleşen dava ise; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davacı, 7532 ada 15 parseldeki çekişme konusu 4 nolu bağımsız bölümü ... Bankasından kredi temin ederek satın aldığını, kredinin yapılandırması sırasında yeniden krediye ihtiyaç duyması sebebi ile tanıdığı olan ve başka bir bankanın müdürlüğünü yapan davalıya inanç sözleşmesi kapsamında taşınmazı temlik ettiğini ve davalının da aynı bankadan kredi aldığını, bu nedenle taşınmaz üzerine ipotek konulduğunu, kredi taksitlerinin tarafından ödendiğini, ancak davalının taşınmazı iade etmediğini, bağımsız bölümün gerçekte kendisine ait olup, devrettiği tarihten beri kullandığını belirterek tapu iptal ve tescile, mümkün olmadığı takdirde rayiç bedelinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen davanın da reddini savunmuştur. Davalı, davacının iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, satış bedelinin bir kısımını banka kanalı ile bir kısmını da kredi alarak ödediğini, kredi taksitlerini de kendisinin ödediğini belirterek davanın reddini savunmuş, birleşen davasında ise; anılan yeri davalının haksız yere işgal etmeye devam ettiğini, noter kanalı ile ihtarname gönderdiği hâlde sonuç alamadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davanın reddine, birleşen davada elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairece; ''...İnanç sözleşmesi iddiası, 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delille ispat edilebilir ise de, koşullarının varlığı halinde yemin deliline de başvurulmasının mümkün olduğu, somut olayda da, davacı ... vekilinin; çekişme konusu taşınmazın inanç sözleşmesine dayalı olarak devredilip devredilmediği hususunda davalıya 22.12.2011 tarihli oturumda yemin teklif etttiği, mahkemece yemin teklifinin içerik itibariyle HMK’ya uygun olmadığı gerekçesiyle bu talebin reddine karar verildiği, oysa ki, davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı, hal böyle olunca, davacının yemin teklifi nedeniyle açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli usuli işlemlerin icrası ile hasıl olacak sonuca göre asıl ve birleşen dava ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile sonuca gidilmiş olmasının doğru olmadığı '' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Dairece; " ... taraflar arasındaki ilişki ve çekişmenin çözüme kavuşturulması bakımından yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ile ispatı gerekmekte ve fakat böylesine bir belgenin bulunmadığı anlaşılmakta ise de; davalının bankadaki hesabına yatırılan paralara ilişkin dekontların bu ilişki ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde yazılı delil başlangıcı teşkil edeceği ve çekişmenin giderilmesinde gözardı edilemeyeceği, davanın açıldığı tarihte yürürükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesi ile, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202. maddesi hükmü gereğince yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesinin mümkün olduğu açıktır. Öte yandan, maddi yanılgıya dayalı olarak yapılan bozmaya uyulmuş olması taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı da tartışmasızdır.Hâl böyle olunca; öncelikle birleşen davada, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edildiği halde, dava açılırken yalnızca talep edilen ecrimisil miktarı üzerinden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi isteği bakımından yargılama aşamasında harç ikmali yapılmadığı gözetilerek birleşen dava davacısına elatma bakımından harcı tamamlanması için imkan tanınması, ondan sonra; davacı tarafından yapılan ödemelere ilişkin kayıtların yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu gözetilerek, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılması, öte yandan davacının yalan yere yemin ettiği iddiası ile ilgili, davacı tarafın ...Başsavcılığına yapmış olduğu suç duyurusuna ilişkin evrakın da getirtilmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, yemin delilinin en son başvurulması gereken delil niteliğinde olduğu da gözetilerek, çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, çekişmeye konu kredi borcunun tamamının davacı tarafından ödenip ödenmediği hususları üzerinde durularak, bu aşamada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 81.) maddesindeki düzenleme de gözetilerek, varılacak sonuç çerçevesinden asıl dava ile birleşen dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı ...” gerekçesi ile bozulmuş ve bozma kararına karşı davalı – birleşen davanın davacısı ... karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.Hemen belirtilmelidir ki, mahkemece, Dairenin 29.11.2012 Tarih ve 2012/13362 Esas – 2012/14114 Karar sayılı kararına uyulduğu ve asıl davanın davalısı ... tarafından dava konusu 4 nolu bağımsız bölümü temlikinin inançlı işleme dayalı olmadığına dair yemin ettiği ve böylece davacı ...'ın inançlı işlem iddiasını kanıtlayamadığı gözetildiğinde mahkemece davanın reddine ilişkin kararın doğru olduğu anlaşılmaktadır.Değinilen husus, karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı – birleşen davanın davacısının karar düzeltme isteğinin ( 6100 sayılı HMK'nın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HUMK.'nun 440. maddesi uyarınca kabulüne, Dairenin 17.09.2015 tarih, 2014/22660 Esas – 2015/10870 Karar sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 24.06.2014 tarih, 2013/129 Esas – 2014/335 Karar sayılı kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı 5.431,00 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalı-birleşen davanın davacısından alınmasına, 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.