MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/03/2013NUMARASI : 2009/319-2013/121Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın Y.. K.., E. K.ve A. G. bakımından kabulüne, diğer davalılar bakımından reddine, birleştirilen davanın ise kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılardan Ramazan ve Yasar ile davalı Tapu Müdürlüğü vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Davacı Emine, ölen babasına ait 193 ada 32 parsel sayılı taşınmazdaki miras payının kardeşi davalı Yunus ve eşi davalı Emine tarafından sahte nüfus cüzdanı ile önce intikal işlemleri yapılıp ardından da davalı Ahmet'e temlik edildiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin davalılardan tahsilini istemiş, aşamada 32 parselden ifrazen oluşan 47 parsel ile 32 sayılı parselden ifrazen oluşan, kat mülkiyeti kurulu 48 nolu parseldeki 1-4-5-6 nolu bağımsız bölüm malikleri Esenler Belediyesi Ramazan, Mithat, Yaşar ve Muammer'e husumeti yöneltmiş, bilahare bedel istediğini bildirmiş, birleştirilen davasında ise davalı Ahmet ile davalılar Yunus ve Emine ile Tapu Müdürlüğü hakkında tazminat isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, asıl davanın davalıları Yunus, Emine ve Ahmet bakımından davanın kabulüne, diğer davalılar bakımından reddine; birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar Yaşar, Ramazan ve Ahmet vekili ile birleşen davanın davalısı Tapu Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle davalılar Emine ve Yunus'un eldeki dosyada ve haklarında açılan 13.Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/9 E. ve 2012/121 K. sayılı dosyasında sahtecilik işlemini yaptıkları şeklindeki samimi beyanları dikkate alınarak asıl davada davalılar Yunus, Emine ve Ahmet bakımından tazminata hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı birleştirilen davada davacı Ahmet vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Birleştirilen davanın davalısı Tapu Müdürlüğü'nün temyiz itirazlarına gelince; bilindiği ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1007.maddesinde düzenlendiği üzere “ Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusurlu bulunan görevlilere rücu eder”. Öte yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11.07.2007 tarih 2007/4-422 E. ve 2007/536 K. sayılı “ ... Yasanın bu açık hükmünün kaynak olduğu Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için, tapu sicilinin tutulmasında sicil görevlisinin hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zarar ve sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekmekle birlikte, eylemin kusura dayanıp dayanmamasının bir önemi bulunmamakta, böylece sorumluluğu kusursuz sorumluluğun özel bir hali olarak ortaya konulmaktadır. Burada, kusursuz sorumluluğun dayanağı, tapu siciline bağlı büyük çıkarların ve yanlış tesciller sonucunda sicile güven ilkesi yüzünden ayni hakların yerinin doldurulmaz biçimde değişmesi ve bu hakların sahiplerinin onlardan yoksun kalmaları tehlikesinin varlığı ile açıklanabilir. Gerçekten, tapu sicilinin tutulmasını üzerine alan Devlet, tapu siciline tanınan güvenden ötürü, hak durumuna aykırı kayıtlardan doğan tehlikeyi de üstlenmektedir. Devletin sorunluluğunun dayandırıldığı tapu sicilinin doğru tutulmasına ilişkin güvenin devamını sağlama amacı, tapu siciline güven ilkesinden daha geniş bir anlam taşımaktadır. Söz konusu ilkenin uygulanamadığı ve yolsuz tescile güvenen iyiniyetli üçüncü kişilerin iktisaplarının korunamadığı bazı hallerde dahi, onların bu yüzden uğradıkları zarardan da Devlet sorumlu tutulur. Görülmektedir ki; kusursuz sorumluluğun bir biçimi olan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan Devletin sorumluluğu, bir tehlike sorumluluğudur. Tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin mamaleki çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşınmamakta, sadece Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkisi söz konusu olmaktadır. Tapu sicilinin tutulamasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu mevzuatı ile sınırlı olmayıp, bu mevzuat dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgi olsun her iki halde de ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır ( Dr. Lale Sirmen, Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlardan Devlet'in Sorumluluğu, Ankara, 1976 sh. 63 vd) . Bu nedenle sicilin hukuka uygun tutulması kavramı tapu mevzuatına uygunlukla sınırlı bir kavram olmayıp, hukukun genel ilkelerine uygunluk da gerekmektedir. Bunun dışına çıkan her hukuka aykırı davranıştan Devletin sorumluluğu asıldır.” şeklindeki içtihatında da vurgulandığı üzere, Tapu Müdürlüğü'nün eldeki davada tazminattan sorumlu olacağı düşünülse de; davalı birleştirilen davada davacı Ahmet'in alacağını diğer davalılar Yunus ve Emine'den alma imkanı varken, davalı Tapu Müdürlüğü'nün bu davalılarla birlikte sorumlu olduğundan sözedilemeyeceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca; birleştirilen davada Tapu Müdürlüğü hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, onun hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi asıl davanın davalıları Yaşar ve Ramazan davada yer aldıklarına ve vekille temsil olunduklarına göre bu davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da isabetsizdir.Davalılar Ramazan ve Yaşar ile davalı Tapu Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.