MAHKEMESİ: BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 24/03/2009NUMARASI: 2004/1726-2009/332Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı Hazine, davalıların kayden malik olduğu çekişmeli 155 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesini istemiştirDavalılar, taşınmaza iyiniyetle malik olduklarını, ruhsatlı yapıldığını, elatmanın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı yasa ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesine eklenen 3. fıkra 2 ve 3. cümle ve geçici 10. maddedeki düzenlemeler karşısında 10 yıllık hak düşürücü sürenin hazine yönünden dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı ve bir kısım davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup mahkemece 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tespiti ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse davalıların tüm, davacı hazinenin öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,Ancak, hemen belirtilmelidir ki; her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Dava tarihinde davasında haklı olan bir tarafın, davanın devamı sırasında yürürlüğe giren bir yasa hükmü veya çıkartılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davasında haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı aksine somut olayda olduğu gibi 28.05.1997 tarihli, 5/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre taşınmazın bir bölümünün, tanımı 3621 sayılı Kıyı Kanunun 4. maddesinde yapılan kıyıda kaldığı belirlendiğine göre maktu harçla beraber yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu tutulması gerekeceği tartışmasızdır.Ne varki; mahkemece anılan ilkeler gözardı edilmek suretiyle yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden davacı hazinenin sorumlu tutulması isabetsizdir.Hal böyle olunca; davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.