MAHKEMESİ: BİSMİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/07/2008NUMARASI: 2008/243-2008/353Yanlar arasında görülen tapu iptali tescil ve pay tashihi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi.Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl ve birleşen dava; tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkin olup, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın bir kısım davalılar tarafından temyizi üzerine Dairece; “... Kısa karara çelişkili olarak karar yazılmasının doğru olmadığı ” hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki; hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır. Yazılı Yargılama usulünde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp, açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir. Bu ilkeler, 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 376. ve 377. maddesi ile 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 186. maddesinde yapılan düzenlemelerle hüküm altına alınmıştır.Öte yandan; karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi ile; bozmadan sonra mahkemenin temyiz edenden peşin almış olduğu gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar vereceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Temyiz aşamasında yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/3. maddesi ile de aynı ilkeler korunmuştur. Somut olaya gelince, bozma üzerine taraflara duruşma gününü bildirir davetiye gönderildiği, hükmü temyiz eden bir kısım davalılar vekili Av. Mustafa Günşat Aksu'nun pul eklemek suretiyle mesleki mazeret dilekçesi gönderdiği halde, mazeret dilekçesi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden ve mazeret bildiren davalılar vekilinin bozmaya karşı diyecekleri dinlenmeden mahkemece bozma ilamına uyulması, öte yandan; devamında ise “ dosyanın geldiği aşama itibariyle ” denilmek suretiyle hukuki olmayan gerekçelerle bir kısım davalılar vekilinin mazeretinin reddine karar verilerek savunma hakkının kısıtlanması suretiyle sonuca gidilmiş olması doğru değildir.Kabule göre ise;Davacılar, kök muris Ş.'tan intikal eden çekişme konusu 58 parça taşınmazın miras bırakanları Asiye'nin ketmedilmesi sebebi ile kadastro tespiti sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, öte yandan, tespit ve tescil edilen hisse dağılımının da hatalı ve yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapuların iptali ile miras payları oranında tescile, H.'in karısı B..'ın hisselerinin de veraset ilamına göre düzeltilmesine karar verilmesini istemişlerdir.Ne var ki; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğu söylenemez Şöyle ki; kök muris Ş.'un son mirasçılarını gösterir yakın tarihli mirasçılık belgesi ile H.in karısı B.'ın mirasçılık belgesinin temin edilip evrak arasına alınmadığı, çekişmeye konu taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile kadastro tutanaklarına dayanak belgelerin getirtilmeden dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor düzenlettirildiği, alınan raporunda kayıtlarla denetiminin yapılmadan bilirkişi raporu doğrultusunda sonuca gidildiği, öte yandan, eksiğin tamamlanması yoluyla temin edilen tedavüllü tapu kayıtlarına göre, çok sayıda paydaşı olan çekişme konusu taşınmazların kadastro tespitinden sonra birden çok intikale konu olduğu görüldüğü halde, bilirkişi tarafından bildirilen pay ve payda uyumsuzluğunun hangi aşamada ve ne şekilde gerçekleştiğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulmadığı, öte yandan pay ve payda uyumsuzluğunun giderilmesine ilişkin davalarda taşınmazların tüm paydaşlarının davada taraf olarak yeralması gerektiğinin de gözetilmediği görülmektedir.Hemen belirtmek gerekir ki; yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hiç bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman için açılacağı kuşkusuzdur. Bunun istisnalarından birisi ise miras bırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesine göre, kadastro tespit tarihinden önceki sebebe dayalı olarak tespit tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre geçmiş ise, açılan davanın dinlenemeyeceği öngörülmüştür.Hal böyle olunca; öncelikle taraflardan kök muris ş..son mirasçılarını gösterir yakın tarihli mirasçılık belgesi ile H. karısı B.ın mirasçılık belgesinin temin edilmesi, tüm mirasçılar ile çekişme konusu taşınmazların dava dışı paydaşlarının davada taraf olarak yeralıp almadıklarının denetlenerek, taraf olarak yeralmayan mirasçılar ile paydaşların davada taraf olarak yeralmalarının sağlanması, taraf teşkili sağlandıktan sonra eksiğin tamamlanması yolu ile getirtilen kayıtlarda gözetilerek dava konusu taşınmazların kadastro tutanakları, kadastro tutanaklarına dayanak belgeler (revizyon gören tapu kayıtları, veraset ilamı, mahkeme kararı vs.) ile tedavüllü tapu kayıtlarının eksiksiz evrak arasına alınması sağlandıktan sonra dosyanın konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilerek çekişme konusu yapılan hususlarda denetime elverişli rapor alınması, yukarıda değinilen ilkeler ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 186. maddesi hükmü de gözetilmek suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalılar CK.., G.r K.., ŞK.., KK.., H. K. YK.., H. V., Ç. K., H.K., N.K.., A..h K.., E..K.., K. K.., M.K.., A.F. P.K.., A. T.K.., F.K.. ve G.A. vekili ile, davalılar T. S.Z. D., O.Ş., C.D., C. D., Z.D.., K.D.. ile Ü. D.. vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.