Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7277 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3808 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ÇAYKARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/01/2013NUMARASI : 2011/65-2013/3Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 211 ada 3 parsel sayılı taşınmazın Ö.L.i Y.ı adına, komşu 212 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise H. Y.ı adına kayıtlı olduğu, malik Ö. L.'nün 03.03.1967 tarihinde öldüğü geride mirasçı olarak davacı oğlu ile dava dışı mirasçılarının kaldığı, malik H.'ın ise 20.11.1958 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı, davalı ve dava dışı mirasçılarının kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı, miras bırakanlarından intikal eden anılan taşınmazlara ve yaya yoluna davalının yapılaşmak sureti ile müdahale ettiğini, öte yandan binanın yapımına diğer paydaşlarında rızasının bulunmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine, binanın yıkımına ve patika yolunun tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının yıkım isteğinin bulunduğu, davanın görülebilirlik koşulu olan dava dışı paydaşlara husumetin yöneltilmesi gerektiği halde davacının dava dışı paydaşları davaya dahil etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; çekişme konusu her iki taşınmazın malikleri olan H. Y.ile Ö..L.Y.'nın dava tarihinden önce ölümleri ile terekelerinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu tartışmasızdır.Bilindiği üzere, Türk Medeni Yasası'nın 701 ila 703. maddeleri arasında elbirliği mülkiyetine ilişkin yasal düzenlemelere yer verilmiştir. Aynı Yasanın 702/4. maddesi "terekeyi temsil eden ortaklardan herbiri topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir ve bu korumadan bütün ortaklar yararlanırlar ” hükmünü içermektedir.Somut olaya gelince, mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 13.04.2012 tarihli rapora göre; mahalli bilirkişilerce davalı tarafından yapıldığı bildirilen beton binanın 1.14 m²'lik bölümünün davacının babasından intikal eden 211 ada 3 parselde, 7,22 m2'lik bölümünü kadastro yolunda, 2,74 m2'lik bölümünün tarafların miras bırakanı Hasan'a ait 212 ada 3 parselde, 0,16 m2'lik bölümünün ise dava dışı 211 ada 2 parselde kaldığı, davalının çekişme konusu 211 ada 3 nolu parselde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı halde anılan taşınmazın 1,14m2' lik bölümü ile kadastro yoluna yapılaşmak sureti ile elattığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, TMK'nın 702/4. maddesi hükmü gözetilerek, çekişmeye konu 211 ada 3 parsel ile kadastro yoluna vaki elatma yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.