MAHKEMESİ: KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 03/03/2010NUMARASI: 2007/87-2010/103Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, A. İlçesi H.Köyü 279 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde olduğunu, 3621 Sayılı Yasa uyarınca kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu ileri sürerek, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan 3.161.68 m² lik kısmının tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.Bir kısım davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 3402 Sayılı Yasanın 5841 Sayılı Yasa ile değişik 12.maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava ve birleşen dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup mahkemece 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse davacı Hazine’nin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Bir taraf dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olduğu halde dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5. cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21/12/1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12/09/1977, 5445/5655 dipnot 161: 10.HD 24/02/1976, 6296/1297) Bunun yanında, avukatlık ücreti de yargılama giderlerinden sayılır. (29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı). Bununla birlikte, asıl davanın davalılarından Sezai’nin dava tarihinden önce 18.09.1986 tarihinde öldüğü, ölü kişi aleyhine dava açıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; asıl davada ölü kişi hakkında yapılan yargılama giderlerinin Hazine üzerinde bırakılması, yapılan uygulama neticesinde dava tarihinde davacı Hazine’nin davasında haklı olduğu gözetilerek, ölü kişi dışındaki asıl davanın ve birleşen davadaki tüm yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden ve maktu harçtan davalı tarafın sorumlu tutulması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.