MAHKEMESİ: TUZLA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 17/02/2011NUMARASI: 2010/869-2011/76Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, davalı adına tapuda kayıtlı 6081 ve 6079 parsel sayılı taşınmazlarını A... G... kıyısında olup, kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülke konu olamayacağını ileri sürerek, tapuların iptal ve terkinini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Asıl ve birleşen dava, tapu iptal ve terkin isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak, anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve henüz Resmi Gazetede yayınlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmü eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesinin 5841 Sayılı Yasayı 12.5.2011 tarihinde iptal etmesi yürürlüğün durdurulması kararı gereğince usulü kazanılmış haktanda bahsedilemeyeceğinden doğru olduğu söylenemez.Öte yandan, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36.maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağının değerlendirilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre çözüme kavuşturulması için karar bozulmalıdır.Davacı Hazinenin, temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.