Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7241 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4751 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : BARTIN(KAPANAN) 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/10/2007NUMARASI : 2005/219-2007/656Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak miras bırakanları M.'nın bir kısım taşınmazlarını davalılara bağışladığını ve vasiyet ettiğini bu nedenle saklı paylarının zedelendiğini ileri sürerek, tenkis isteğinde bulunmuştur.Davalılar, miras bırakanın davacıya kooperatif payını temlik ettiğini, saklı payı zedeleme kastı taşımadığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacı iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve özellikle eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden miras bırakan M.'nın 27 parsel sayılı taşınmazı 12.11.1997 tarihinde davalı M. G.ya bağışladığı, 6 parselin ise muris adına kayıtlı iken 23.3.1988 tarihinde 55 ve 56 parsellere ifraz edildiği 55 parselin mirasçılara intikalinden sonra, satış ve pay tevhidi ile mirasçı B. G.adına 22.5.2009 tarihinde tescil edildiği, 56 parselin ise muris adına kayıtlı iken çıplak mülkiyetinin F. E.e 1.3.1990 tarihinde bağışlandığı 89 parsel sayılı taşınmazdaki 11 nolu bağımsız bölümün B.Bartın Yapı San. Tic. A.Ş. Adına kayıtlı iken A. G.'ya satış suretiyle devredildiği, onunda 8.12.2005 tarihinde A.G.'ya yine satış suretiyle aktarıldığı miras bırakanın 6.4.2004 tarihinde vefat ettiği, eldeki davanın 25.7.2005 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık iaşe, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belilenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir. Somut olaya gelince; miras bırakandan mirasçılarına intikal eden 55 parselin terekenin aktifine dahil edilmediği 56 parselin ise terekenin aktif ya da pasifine dahil edilmediği görülmektedir.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar biçimde hükme yeterli bir araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.