MAHKEMESİ : ESPİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2011/152-2013/154Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaasına hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedelin tahsili isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalı Meliha'ya devrinin muvazaalı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki; hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır. Yazılı Yargılama usulünde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp, açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir. Bu ilkeler, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 376. ve 377. maddesi ile karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 186. maddesinde yapılan düzenlemelerle hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 184/2. maddesinde açıkça; Mahkemenin, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini, taraflara tefhim edeceği, yine aynı kanunun 186. maddesi hükmü ile de; mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkeme de hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunu bildireceği, mahkemenin sözlü yargılamada tarafların son sözlerini sorarak hükmünü vereceği düzenlenmiş olup, anılan düzenlemeler emredici niteliktedir. Somut olaya gelince, mahkemece söz konusu ilkeler dikkate alınmadan, yargılama sonunda tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama aşamasını uygulayıp taraflara son sözleri sorulmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK'nin 184/2. maddesi hükmü gereğince tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka bir gün tayin edilmesi; başka bir duruşma gününü istemedikleri takdirde sözlü yargılama aşamasına geçilerek aynı Kanunun 186. maddesi gereğince taraflara sözlü yargılamada beyanda bulunma hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir. Kabule göre de; davalının cevap dilekçesinde belirttiği Espiye İcra Müdürlüğü'nün 1995/96 esas sayılı dosyası getirtilip incelenmeden karar verilmiş olması da doğru değildir.Davacı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yerolmadığına alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.