Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, muvazaa hukuksal olgusu sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;mirasbırakan C.. K..'in 05.05.1995 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak kız çocukları davacı K.ve dava dışı K. ile erkek çocuğu davalı M..H..'yi bıraktığı, kök miras bırakan A.'den intikal eden 204 ada 36 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payını 08.07.1993 tarihinde vekili oğlu davalı M. H.vasıtasıyla dava dışı Y. K.'a 5.000.000 TL bedelli satış suretiyle temlik ettiği,ondan da 02.08.1993 tarihinde mirasbırakanın oğlu davalı M. H.ye 5.000.000 TL bedelle satış suretiyle temlik edildiği, daha sonra anılan parselin başka parsellerle tevhit ve ifrazı sonucu en son 1577 ada 6 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, bu parsel üzerinde inşa edilen binada kat irtifakına geçildiği, dava konusu bağımsız bölümlerden B Blok 1, 2, 3, 4, 6 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı; anılan temliki işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmış;davalı ise çekişmeli taşınmazdaki dava dışı yasal mirasçılardan kardeşi K..A.'ın ¼ payını vekil Y.. K..vasıtasıyla 08.07.1993 tarihinde ve çekişmeli taşınmazdaki kardeşi davacının ¼ payını 29.07.1993 tarihinde satış suretiyle devraldığı, miras bırakan C..'nin sağlığında kendine düşen ¼ payın satışından elde ettiği parayı çocuklarına paylaştırdığı, davacı ile birlikte diğer k. K.'nin paylarını daha önce satın aldığı ve taşınmazdaki bütünlüğü sağlamak için Y.K.a devredilen payı da gerçek satış suretiyle devraldığı,yüklenici ile yapmış olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle davacının haksız zenginleşme çabası içerisinde olduğu savunmasında bulunmuştur.Mahkemece, muvazaa hukuksal olgusu kabul edilmek suretiyle davanın kabul edilmiş olması doğrudur. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK. nun 266.(1086 sayılı HUMK.nun 275.) maddesi hükmü "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde,taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz."şeklinde düzenlenmiştir. Somut olaya gelince;mirasbırakan C.K.n kök mirasbırakan A.'den intikal eden 204 ada 36 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payını 08.07.1993 tarihinde dava dışı Y.. K.a satış suretiyle temlik ettiği,ondan da 02.08.1993 tarihinde miras bırakanın oğlu davalı M.H.ye satış suretiyle temlik edildiği, daha sonra anılan parselin başka parsellerle tevhit ve ifrazı sonucu en son 1577 ada 6 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, bu parsel üzerinde inşa edilen bina ile ilgili kat irtifakına geçildiği, dava konusu bağımsız bölümlerden B Blok 1,2,3,4,6 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Olayın açıklanan biçimi karşısında; 1577 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ilk tesis ve tüm tedavül kayıtları ile revizyon kayıtlarının temin edilmek suretiyle mahkemece uzman heyet bilirkişi aracılığı ile miras bırakanın 08.07.1993 tarihinde devrettiği kendisine ait payın, sonradan yapılan tevhit ve ifrazlar ile oluşan 1577 ada 6 parsel sayılı taşınmazda inşa edilen binanın hangi bağımsız bölümüne ne oranda yansıdığının belirlenmesi ve hesaplanacak olan davalıya ait dava konusu B Blok 1, 2, 3, 4, 6 ve 8 nolu bağımsız bölümlerdeki paylar üzerinden davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken,mahkeme hakimi tarafından heyet bilirkişi raporunda belirtilen parasal değer üzerinden paya ulaşılarak yapılan değerlendirmeye göre iptal ve tescile karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.