MAHKEMESİ : İSPİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/12/2013NUMARASI : 2013/110-2013/421Taraflar arasında görülen ecrimisil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalılar takipçisi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi 'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkindir.Davacı, paydaşı olduğu 446 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalı şirket yetkilisi ve diğer davalı Mustafa'nın hafriyat dökmek ve taşınmaz üzerindeki ağaçları kesmek suretiyle tecavüz ettiğini, şikayeti üzerine dökülen hafriyatın daha sonra düzeltildiğini ancak bu sefer de arazinin yüzölçümünün küçüldüğünü, tarım arazisi olarak kullanılabilmesi için ıslah gerektiğini ileri sürerek 18.03.2009 tarihinden itibaren ecrimisil ile ağaç zararı ve taşınmazın değer kaybetmesi nedeniyle toplam 15.000,00 TL nin (bozmadan önceki ıslah ile birlikte bilirkişi raporları doğrultusunda 10.669,07 TL ecrimisil ve 25.895,71 TL eski hale getirme bedeli olmak üzere toplam 36.564,78 TL; bozmadan sonraki ıslah ile birlikte bilirkişi raporu doğrultusunda 12.318,62 TL ağaç zararı da dahil olmak üzere toplam 49.668,10 TL nin) davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı Mustafa,husumet itirazında bulunarak diğer davalı şirket ile birlikte taşınmazın 1/4 oranında paydaşı aynı zamanda da davacının annesi olan dava dışı Mine ile taşınmaza ilişkin olarak 18.03.2009 tarihli “yer kullanım sözleşmesi” imzalandığını ve bu sözleşmeye dayanarak taşınmazı kullandıklarını, Mine'nin bu kullanıma diğer paydaşların rızalarının bulunduğunu bildirdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmaza vaki elatmanın bir hakka dayandığının anlaşılması karşısında taşınmaza zarar verildiğinin de ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesince "... taşınmazda paylı mülkiyet esasları geçerli olup 4721 sayılı T.M.K. nun 691. madde hükmü gereğince taşınmazın kiraya verilmesi olağanüstü tasarruflardan olup, bunun için de pay ve paydaş çoğunluğunun bulunması gerektiğinden, sadece paydaşlardan birinin yapmış olduğu kira sözleşmesine dayanarak, taşınmazın kullanımı mümkün değildir.Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, davacının payı yönünden kullanıma ilişkin rızasının bulunmadığı kabul edilerek, yapılacak yargılama neticesinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru değildir." gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Mart 2009-Ekim 2011 tarihleri arasında hesaplanan ecrimisil ile taşınmazın eski hale getirme masrafı toplamı bakımından bilirkişi raporuna atfen ve bozmadan önceki ıslah ile birlikte davacının payı gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden ; çekişme konusu fidanlık niteliğindeki 1.115,81 m2 yüzölçümlü 446 ada 3 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere ve davacı Fatma'nın taşınmazda 1/8 oranında paydaş olduğu, davalıların taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, ancak hafriyat dökmek suretiyle tecavüz ettikleri anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki,davacı tarafça dava dilekçesinde ecrimisil,taşınmazın değer kaybı ve ağaç zararı talep edildiği halde bozmadan önceki 14.04.2012 tarihli ıslah dilekçesinde bilirkişi raporlarına göre eski hale getirme ve ecrimisil isteği gözetilerek ve 04.02.1948 gün ve 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ve 6100 sayılı HMK.nun 177. maddesi uyarınca, bozmadan sonra (ayrıca ikinci kez) davanın ıslahı mümkün olmadığından,bozmadan önceki birinci ıslah dilekçesindeki talep nazara alınarak ecrimisile ve 25.895,71 TL eski hale getirme bedelinden davacının 1/8 payına düşen 3.236,46 TL eski hale getirme bedelinin tazminine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Davacı vekilinin öteki temyiz itirazları ile davalılar takipçisinin temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere;ecrimisil kötüniyetli şagilin taşınmazı işgal ettiği dönem için ödemek zorunda olduğu tazminat miktarı olup, en azı kira geliri en çoğu da tam kar mahrumiyetidir. Bu nedenle ecrimisil hesabı yapılırken taşınmazın ötedenberi mutad olarak kullanma biçiminin dikkate alınması gerekir. Somut olaya gelince;dinlenen tanıklar taşınmazın bir kısmında domates ve fasulye ekildiğini beyan ettikleri gibi taşınmazın bir bölümünde meyveli ağaçların bulunduğu sabittir. Ancak yapılan keşif sonunda alınan 13.10.2011 tarihli zirai bilirkişi raporunda taşınmazın 500 m2 si için fasulye ürünü ve 15.02.2012 tarihli inşaat bilirkişi raporunda ise taşınmazın tamamı için kira geliri üzerinden ecrimisil hesabı yapılmıştır. Öte yandan taşınmazın işgalden sonraki mevcut halinin mutad kullanma biçimine uygun olarak kullanmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından, eski hale getirmek için gereken makul süre bilirkişi marifetiyle tespit edildikten sonra bu tarihe kadar olan süre için ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği de tartışmasızdır.Hal böyle olunca; ecrimisil hesabı yapılırken taşınmazın ötedenberi mutad olarak kullanma biçimi dikkate alınmak suretiyle ürün geliri üzerinden ecrimisil hesabının yapılması gerekirken taşınmazın mutad kullanma biçimini gözetmeden ve hem kira hem de ürün geliri üzerinden ecrimisil hesabı yapan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi taşınmazın mutad kullanma biçimine uygun hale getirilmesi için uygun süre hesaplattırılarak bu süre için ecrimisile karar verilmesi gerekirken bu hususta inceleme yapılmadan hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.Kabule göre de ecrimisil davalarının haksız fiil benzeri davalar olduğu ve dava tarihinden sonrası için ecrimisile hükmedilemeyecegi göz ardı edilerek, dava tarihinden sonrası için de (keşif tarihine kadar) ecrimisile hükmedilmiş olması doğru olmadığı gibi alacağın reddedilen 45.097,50 TL üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davalı şirket yararına nisbi vekalet ücreti takdiri gerekirken maktu vekalet ücreti tayini,davacı tarafından fazla yatırılan harcın Harçlar Kanununun 31. maddesi gereğince geri verilmesi gerekirken eksik olarak iade edilmesi ve yargılama gideri hesabının ne şekilde yapıldığının karar yerinde denetime elverişli şekilde ayrıntılarıyla birlikte gösterilmemesi de isabetsizdir. Davacılar vekili ile davalılar takipçisinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 13.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.