Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7169 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5843 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: VAKFIKEBİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/09/2009NUMARASI: 2009/68-2009/264 Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanın paydaşı olduğu 4 parça tapulu taşınmazdaki miras payını kullanmasına davalıların engel olduklarını, mahsulü toplamasına izin vermediklerini ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve çekişmenin giderilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, dava konusu taşınmaza davacının ev yaptığını, etrafındaki araziyi de kullanmak suretiyle payından fazla yeri kullandığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda davacının kullandığı yere davalıların bir müdahalesi olmadığı, anlaşmazlığın taşınmazın bölünememesinden ve çayın kim tarafından hasat edileceğinden kaynaklandığı, davalı H.’nin iştirak halindeki taşınmazdan davacının yararlanmasını engelleyici davranışı yönünden davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu miras bırakana ait 4 parça tapulu taşınmazdaki miras payını kullanamadığı iddiası ile davacının eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Bu tür iddiaya dayalı davanın, dava dayanağı tapu kayıtlarının çekişmeli yere sağlıklı bir biçimde uygulanması ile çözüme kavuşturulacağında kuşku yoktur. Ne var ki, hükme esas alınan uygulamanın yeterli olduğu söylenemez.Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.Hal böyle olunca; davacıya dayanağı tapu kayıtlarının hangileri olduğunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklattırılması, belirtilen tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerini içerir şekilde merciinden getirtilmesi, ondan sonra yukarıdaki ilke ve olgular gözetilerek yerinde uygulama yapılması, davacı dayanağı tapu kayıtlarına duraksamaya yer bırakmayacak şekilde kapsam tayin edilmesi, özellikle çekişme konusu bölümün hangi tapu kaydı kapsamında olduğunun tarafların taşınmazda kayıtlardan kaynaklanan bir mülkiyet hakkının bulunup bulunmadığının , her iki tarafında paydaş veya kayıttan kaynaklanan mülkiyet haklarının varlığı anlaşılır ise, tüm paydaşların taşınmazın kullanımı açısından harici bir taksim yapıp yapmadıklarının böylesine harici bir taksim yoksa tüm paydaşları kapsar şekilde uzunca bir süre tasarruf açısından fiili bir olgu yaratıp yaratmadıklarının yok eğer böylesine bir durum da yoksa o halde davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek kendi içinde çelişkili, infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle, HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,17.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.