Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Mahkemece, Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/484 Esas ve 2005/670 Karar sayılı 19.02.2007 tarihinde kesinleşen taraflar arasında görülen muris muvazaası nedenine dayalı davanın bu davada davacı için kesin hüküm oluşturduğu, yine Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/14 Esasa ve 2010/86 Karar sayılı taraflar arasında aynı taşınmazla ilgili olarak görülen tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis davasında 03.03.2010 tarihinde karar verilmiş ise de halen davanın derdest olduğu gerekçeleriyle HMK’nun 114/ i ve HMK’nun 144/ı maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan HMK’nun 115/ 2 maddesi nedeniyle usulden davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; HMK’nun 303. (HUMK’nun 237.) maddesi gereğince yeni açılan bir davada kesin hükümden söz edilebilmesi için birinci dava ile ikinci davanın konularının, dava sebeplerinin ve taraflarının aynı olması gerekir.Eldeki davada; davacı, murisi D..’nın paydaşı olduğu 132 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 8/16 payını 15.02.1988 tarihinde davalıya satış ve 5/16 payını davalıya 01.04.1988 tarihinde bağış şeklindeki temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapunun iptali ile adına tescilini istemektedir. Mahkemece, davacı yönünden kesin hüküm oluşturduğu belirtilen Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/484 Esas ve 2005/670 Karar sayılı kararı Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.11.2006 tarih 2006/9572 Esas, 2006/10899 Karar sayılı kararıyla “ muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davasının dava tarihinde miras bırakanın sağ olduğu, dava tarihi itibariyle davacının dava da sıfatının ( taraf ehliyeti) bulunmadığı başlangıçta bulunmayan taraf ehliyetinin ıslah yolu ile kazanılamayacağı “ gerekçesiyle onanarak 19.02.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda dava konusu ve tarafları aynı ise de dava sebebi ve sonucu itibariyle usulden ret edilen ilk davanın ikinci dava için kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemez.Öte yandan; derdest bir davanın varlığından söz edilebilmesi için davanın tarafları ve dava konusunun yanında kesin hükümde olduğu gibi dava sebebinin de aynı olması gerekir.Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/14 Esasa ve 2010/86 Karar sayılı taraflar arasında aynı taşınmazla ilgili olarak açılıp görülen tenkis davasında, davacı tenkis iddiasına dayanmış ve bu yönde inceleme ve araştırma yapılarak tenkis davası reddedilmiştir. Dava konusu olmayan bir konuda mahkemenin gerekçesinde muris muvazaasından söz etmiş olması usulünce açılmış muris muvazaasına dayalı bir dava bulunmadı gözetildiğinde davacının hak ve hukukunu etkilemeyeceği gibi davacıyı bağlayıcı bir sonuç da doğurmaz. Her iki davanı dava konusu taşınmaz ve tarafları ayni ise de ilk dava saklı payın ihlal edildiği nedeniyle tenkis, ikinci dava ise miras bırakanın mirasçısından mal kaçırma amacıyla yaptığı temlike ilişkin muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı olup dava sebepleri farklı davalar da derdestlik bulunmadığı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, eldeki davada kesin hüküm bulunmadığı gibi derdestlik koşullarının da oluşmadığı dikkate alınarak işin esasının incelenmesi, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.