MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/12/2012NUMARASI : 2011/370-2012/36Yanlar arasında görülen el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tapuda bağ cinsiyle kayıtlı ve üzerinde bodrum,zemin ve 2 kattan oluşan bina bulunan 170 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tarafların ve dava dışı paydaşların ortak mirasbırakanları V. adına kayıtlı olduğu, davacı H. tarafından binanın bir katını kullanmak ve diğer iki katını kiraya vermek suretiyle davalının müdahalede bulunduğu ileri sürülerek, eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Davalı T., daha önce kullanımında olan en üst katı yaklaşık 2,5 yıl önce terk ettiğini, anılan katın halen boş olduğunu, zemin katı dava dışı paydaş M..in kiraya verdiğini, orta katta ise; dava dışı paydaş N.'in oturduğunu savunmuştur.Bilindiği üzere;paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Öte yandan, elatmanın önlenmesi davaları fiilen elatan kişi aleyhine açılır. Somut olaya, belirtilen ilkeler ışığında bakıldığında, hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca; taşınmazda, tüm paydaşları bağlayan harici taksim ya da tüm paydaşları kapsayacak şekilde fiili kullanım durumunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi,taşınmazdaki katların kimlerin kullanımında olduğunun, kiraya verilmişse hangi bölümlerin kim tarafından kiralanıp kira bedellerinin alındığının saptanması, davalı T.'ın taşınmazda kullandığı bir yerin bulunup bulunmadığının, var ise nereyi kullandığının, terk etmiş ise; hangi dönemde kullandığının açıklığa kavuşturulması, boş bina bölümlerinin bulunup bulunmadığının, davacının taşınmazda kullanabileceği yerlerin olup olmadığının belirlenmesi, bu konuda yanlara delil bildirme imkanı tanınması,taraf tanıklarının dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin yukarda değinilen ilkeler uyarınca birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre her iki istek bakımından da bir karar verilmesi gerekirken; noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile; hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.