MAHKEMESİ : EDREMİT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/05/2009NUMARASI : 2008/372-2009/324Taraflar arasında görülen davada; Davacı, tapuda davalıların miras bırakanı adına kayıtlı 105 parsel sayılı taşınmazın 102.46 m2'lik bölümünün kıyıda kaldığını, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek tapu iptali ve terkin isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali, sicilin kütükten terkini isteklerine ilişkindir.Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 28.01.1986 tarihinde kesinleştiği ve davanın 03.7.2008 tarihinde açıldığı, bu durumda dava tarihine kadar 5841 Sayılı Yasanın 2.maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesine eklenen hüküm uyarınca 10 yıllık sürenin geçtiği açıktır. Bilindiği üzere; 3402 Sayılı Yasanın 12/3. Maddesinde öngörülen süre hak düşürücü süre olup kamu düzeni ile ilgilidir ve mahkemece davanın her aşamasında res'en gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarındandır. Özellikle, bu hususlar gözetilerek davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı hazine vekilinin diğer temyiz itirazı yerinde değildir, reddine,Ancak hemen belirtilmelidir ki, bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır.(Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5. cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21/12/1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12/09/1977, 5445/5655 dipnot 161: 10.HD 24/02/1976, 6296/1297) Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Öte yandan avukatlık ücreti 04.09.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderlerinden sayılır. Davacı hazine temyiz dilekçesinde bu hususa da değinmiştir.Ne var ki, somut olayda mahkemece keşif yapılmamış çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde olup olmadığı ve dava tarihinde davacı hazinenin haklılığı belirlenmemiştir.O halde, öncelikle çekişmeli taşınmazın dayanak tapu kaydının hazinenin de tarafı olduğu ilamla oluşup, oluşmadığının belirlenmesi, oluşmamış ise keşfen uzman bilirkişilerce kıyı kenar çizgisinin saptanması, keşif sonucu çekişmeli bölümün kıyı içinde bulunduğu ve dava tarihinde davacı hazinenin haklı olduğu anlaşılır ise yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğinden, davalının ret harcı ile tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekeceği kuşkusuzdur.Davacı hazinenin yukarıda değinilen yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.