Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7143 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5883 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : TİRE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/12/2009NUMARASI : 2009/5-2009/600Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mülkiyeti İdareye ait 41 parsel sayılı taşınmazı davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın kullandığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalı, taşınmaz üzerinde köy tüzel kişiliği lehine intifa hakkı tesis edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğiyle Sulh Hukuk Mahkemesine açılmış, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin 15.12.2008 tarihinde kesinleşmiştir.Bilindiği üzere, görevsizlik kararı veren mahkeme bu kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden (re’sen) görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde taraflardan birinin görevli mahkemeye başvurarak tebligat yaptırması gerekir. (H.U.M.K.’nun 193. maddesi) 10 günlük süre hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re’sen gözetilir.Somut olayda görevsizlik kararı 15.12.2008 tarihinde kesinleştiği halde davacı taraf 10 gün içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi isteğinde bulunmamış, mahkemece dava dosyası kendiliğinden (re’sen) görevli mahkemeye gönderilmiştir. Bu durumda görevli mahkemede görülen dava görevsiz mahkemede açılan davanın devamı sayılamaz. Hal böyle olunca, H.U.M.K.’nun 193. maddesi dikkate alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, işin esasının hükme bağlanması doğru değildir. Kabule göre de, harca tabi nitelik taşıyan bir davanın açıldığının kabul edilebilmesi için, başvurma ve nispi harcın alınması gerekeceği tartışmasızdır.Davacı, Vakıflar idaresi olup, harca tabi olduğunda da kuşku yoktur.Her ne kadar, 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 77.maddesinde “…tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır” hükmüne yer verilmiş ise de, anılan hükmün yargı harçlarını kapsamadığı Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2008 tarih ve 2008/18–777 esas, 2008/788 sayılı kararı ile sabittir.Oysa somut olayda, dava açan davacı idareden elatılan yer ve ecrimisil isteğinin toplamı üzerinden gerek başvuru, gerekse nispi harç tahsil edilmemiştir. Harç ikmali sağlanmaksızın davanın devamına ve yargılamanın sürdürülmesine 492 Sayılı Harçlar Yasasının 30. ve 32.maddeleri hükmü gereğince yasal olanak bulunmadığı gözetilerek gerek başvurma harcı gerekse nispi harcın tahsil edilmesi ve bu gerek ifa olunduğu takdirde davaya devam edilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.