Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7141 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 21052 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...' ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davacı, dava konusu 1561 parsel sayılı taşınmazda davalı ... ve dava dışı kişilerin paydaş olduğunu, kullandıkları kısımların sınırlarının belirlenmesi amacıyla davalı ... ile 15.06.2003 tarihli sözleşmenin imzalandığını ileri sürerek, anılan sözleşme hükümleri uyarınca tarafların kullandıkları yerlerin sınırlarının tespiti ile elatmanın önlenmesini istemiştir.Davalı ..., dava konusu 1561 parsel sayılı taşınmazın paydaşları arasında fiili paylaşım olduğunu, davacı ile sınır komşusu durumunda bulunduklarını, resmi şekilde düzenlenmeyen 15.06.2003 tarihli sözleşmenin tarafların mülkiyet haklarında değişiklik yapmasını sağlar nitelikte bir belge olmadığını, davacının kötüniyetle hareket ettiğini, davacı hakkında haksız eylemleri nedeni ile ceza yargılaması yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Davalı ..., taraflar arasında mevcut sınır uyuşmazlığının tarafı olmadıklarını, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan 15.06.2003 tarihli sözleşme esas alınarak, bilirkişi raporunda belirtilen bölümün davacıya ait olduğuna ve bu bölüme davalı ...' un elatmasının önlenmesine, diğer davalı ... yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; toplam 6.011.503,00 m2 yüzölçümlü dava konusu 1561 parsel sayılı taşınmazın 10/59529 payının davacıya, 1/7440 payının ise davalıya ait olduğu, dava konusu kadastral parsel üzerinde özel parselasyon veya ifraz bulunmadığı, davacının taşınmaz üzerinde kullandığı yerin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini isteyebilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı davanın dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Somut olaya gelince; dava konusu 1561 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacının kullandığı yer bulunduğu, taşınmaz üzerinde özel parselesyon planı ve ifraz bulunmadığı sabittir. Hâl böyle olunca, davanın reddedilmesi gerekirken, 15.06.2003 tarihli sözleşme dayanak gösterilerek, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı ...'un temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.