MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...' ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, dava konusu 3109 ada 1 sayılı parseldeki 8 numaralı bağımsız bölümün davalı ...' ye 92.500,00 TL'ye satımı konusunda anlaşıldığını, satım konusu taşınmazın bedelinin 55.000,00 TL'lik bölümünün kendilerine teslim edilecek araç ile ödenmesinin, geri kalan kısmına yönelik olarak ise senet düzenlenmesinin kararlaştırıldığını, davalı ... ve dava dışı eşi tarafından kendilerine teslim edilen aracın, tapuda işlem yapılmasının hemen akabinde, 3. kişi tarafından kendine ait olduğu gerekçesiyle götürüldüğünü, dava konusu bağımsız bölümün bir hafta içinde gerçek bedelinin çok altında bir bedelle diğer davalı ...' a temlik edildiğini, davalı ... ve dava dışı eşi Umut hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı ...' nin adliye çalışanı olduğunu söyleyerek kendine güven duyulmasını ve devamında hileli davranışlarla dava konusu bağımsız bölümün adına tescilini sağladığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı ..., dava konusu bağımsız bölümün satımını dava dışı eşinin takip ettiğini, evin bedelinin bir kısmının araba ile ödenip, kalan kısmı için senet düzenlenmesi konusunda anlaşıldığını, memur olduğu hususuna özel bir vurgu yapmadığını, eşinin maddi sıkıntıları olduğunu, onun isteği ile bağımsız bölümün diğer davalıya temlik edildiğini ve parasının alındığını belirtmiştir.Davalı ..., savunma getirmemiştir. Mahkemece, davalı ...' nin hileli hareketinin olmadığı, sözleşmenin geçerli biçimde kurulduğu, diğer davalının ile kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Dosya kapsamı ve toplanan delillerden; çekişme konusu 3109 ada 1 parseldeki mesken niteliğindeki 8 nolu bağımsız bölümün, davacı tarafından 11.06.2013 tarihinde 44.000,00 TL. bedelle davalı ...' ye, davalı ... tarafından 18.06.2013 tarihinde 30.000,00 TL. bedelle diğer davalı ...' a satış suretiyle temlik edildiği, eldeki davanın 01.07.2013 tarihinde süresinde açıldığı, mahkemece 13.05.2014 tarihli celsede ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/14 Esas sayılı dosya suretinin dosyaya alınması yönünde ara karar verilmesine karşın, anılan dosya suretinin dosyada bulunmadığı, davalı ...'nin 03.12.2013 tarihli celsede, hakkında dolandırıcılık suçu isnadıyla suç duyurusunda bulunulduğu yönünde beyanının olduğu, ayrıca yine dosya kapsamından, hakkında dava konusu ile ilgili olarak idari soruşturma yapıldığı anlaşılmasına rağmen, belirtilen hususlarda araştırma yapılmadığı, ilgili belgelerin getirtilmediği, çekişme konusu bağımsız bölüm karşılığı verildiği beyan edilen aracın tescil kayıtlarının dosyada olmadığı, keza davalı ... tarafından imzalanan senetlerin ödenip ödenmediğinin tespit edilmediği anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesi, cezai ve idari soruşturma dosyalarında mevcut beyanların birlikte değerlendirilmesi, yine yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak, işlem sırasında irade fesadının olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, işlemin hileli olduğuna kanaat getirilmesi halinde, son kayıt malikinin iyiniyetli olup olmadığının araştırılması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.