MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/05/2012NUMARASI : 2008/412-2012/212Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Asıl ve birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa bedel isteklerine ilişkindir. Davacılar, miras bırakan anneleri C. K.yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar, mahkemece tazminat isteği yönünden açılan davanın kabulü ile, davacıların herbiri için 52.687,50-TL'nin davalı K.. K..'dan 52.687,50-TL'nin, davalılar C.. K.. mirasçılarından alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm C.. K.. mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 17 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 71/281 payının miras bırakan Cemile K. 210/281 payının davalı C.. K.. adlarına tapu tahsis işlemi ile 18.04.1990 tarihinde tescil edildiği, bilahare 13.03.1995 tarihli akitle muris Cemile'in taşınmazdaki payının tamamını, davalı Cevat'in ise 69/281 payını davalı Kamil'e satış suretiyle temlik ettikleri, böylece davalı Kamil'in taşınmazda 140/281 oranında paydaş olduğu, miras bırakan Cemile'nin 01.06.2007 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızları ile davalı oğlu Kamil ve 27.06.2008 tarihinde ölen davalı oğlu C.. K..'nın çocukları ile Cevatın eşi olan davalı Ayşe'nin kaldıkları anlaşılmaktadır.Bilindiği ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Somut olayda; miras bırakan Cemile tarafından davalı Cevat'a yapılan bir temlik bulunmamaktadır. Davalı Cevat çekişmeli taşınmazdaki payını tahsis yoluyla Beldiyeden edinmiştir. Bu durumda olayda l-4-1974 tarihli 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.Öte yandan; Bilindiği üzere, dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir. 6100 sayılı HMK'nun 50.maddesinde bu husus açıkça belirtilmiş, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarakta taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 28.maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, gerek Medeni Kanun gerekse HMK dava açıldığı zaman hayatta olan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş; ölen veya mevhum kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır. Nitekim 4.5.l978 tarih l978/4-5 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, içtihatlar bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. Bir başka husus da; davalar birleştirilse bile ayrı dava olma niteliklerini sürdürecekleri kuşkusuzdur. Somut olayda asıl davanın açıldığı tarih itibariyle C.. K.. ölü olup 04.05.1978 tarihli 1978/4-5 sayılıı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca ölü kişi aleyhine açılan davanın dinlenme olanağı yoktur. Hal böyle olunca Cevat mirasçıları aleyhine açılan birleştirilen davanın reddedilmesi, asıl davada Cevat aleyhine açılan dava bakımından olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.