MAHKEMESİ : KARTAL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/12/2006NUMARASI : 2002/109-621Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar, tarafların Ballıyalı Sitesi kat malikleri olup, sitenin ..ve .sayılı parsel üzerinde mevcut .. blok .. bağımsız bölümden oluştuğunu, her parselin, yönetim planlarının 31 ve 32.maddeleri gereğince ortak yerlerin ve tesislerin anılan parsellerin kat maliklerince kullanıldığının 3.6.1990 tarihli genel kurulda kabul edilerek 12 yıldır ortak yönetimin mevcut olduğunu ancak ..sayılı parsel maliklerinin ayrı yönetim oluşturması yönetim planını değiştirme, ortak yerlerden yararlanmaya son verme yönünde kararlar alarak çekişme yarattığını, ortak tesis havuzun da ..sayılı parselde olduğunu ileri sürüp; davalıların aldıkları kararların usul ve yasaya aykırı olduğunun tespiti elatmanın önlenmesi ve çekişmenin giderilmesi isteklerinde bulunmuşlardır.Davalılar (birleşen dosya davacıları); 634 ve 2814 sayılı yasaların 4.farklı parseldeki binaların yönetiminde uygulanamayacaklarını, yönetim planlarının ..ve .nolu maddelerinin anılan yasaların emredici hükümlerine aykırı olduğunu; kendilerinin .sayılı parselleri yönünden yönetim oluşturup, yönetim planı değiştirdiklerini belirterek, davalıların .sayılı parsel üzerindeki müstakil apartman yönetimine, ortak yerler ile eklentilerine müdahale teşkil eden her türlü elatmanın önlenmesini istemişlerdir.Birleştirilen dosya davalıları; davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, ortak (üst)yönetim sözleşmesi bulunmadığı gibi parseller arasında kadim bakım ilişkisi de olmadığı her parselin kendisi yönetme yetkisinin mevcut olduğu gerekçesiyle; asıl davanın reddine, asıl dosyada davalı G....hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacılar ve birleştirilen dosya davalıları vekili ile birleştirilen dosya davalıları M.. K..ve O.. B.tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.6.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden S..D..vs.vekili Avukat A..D..av.S..D..ile temyiz edilen vs. vekili Avukat T.. Ç..geldiler davetiye tebliğe rağmen diğer temyiz eden gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ......tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü :Açılan asıl ve birleşen dava dosyalarının tetkikinden yönetim kurulu kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunun tespiti, çekişmenin giderilmesi ve elatmanın önlenmesi isteklerinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, yukarıda belirtilen istekler gözetilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; Bilindiği üzere; tarafarın tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Kısa kararda " .parselle, diğer parsel malik ve yöneticilerinin elatmalarının önlenmesine" gerekçeli kararda ise "İstanbul Kartal ilçesi .. pafta .. ada ...parselle B.. Y.. Sitesi Yöneticiliği, M..K. S...D..O..B..ve E..B..T...'ın elatmalarının önlenmesine" şeklinde hüküm kurularak kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı gibi, asıl dava dosyasıyla birleştirildiği tutanaklardan anlaşılan Kartal 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/712 Esas sayılı dava dosyası hakkında da bir karar verilmemiş olması doğru değildir.Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekillerii için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine ,19.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.