MAHKEMESİ : KADIKÖY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/12/2006NUMARASI : 2003/1441-405Taraflar arasında görülen davada;Davacı, vasisi, davacının kayden maliki olduğu .ada .parsel .nolu dairesinin vekil tayin ettiği M....tarafından 4.11.1998 tarihinde H...A..a "satış " şeklinde temlik edildiğini, bilahare el değiştirilerek en son 22.11.2000 tarihinde davalıya intikal ettirildiğini, ancak davacının vekaletname düzenlendiği tarihte hukuki ehliyetinin bulunmadığının Adli Tp Kurumu raporuyla saptandığını ve Hasan'dan itibaren tüm maliklerin el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürüp; tapu iptali ve tescil istemiş; yargılama sırasında dava konusu taşınmazın temliki nedeniyle HUMK'nun 186.maddesi gereğince temlik olan K...'in kötüniyetli olduğunu belirterek, ona karşı tapu iptal ve tescil davası olarak davaya devam ettiklerini bildirmiştir.Davalı H...iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş; davaya dahil edilen davalı K.., davaya yanıt vermemiştir.Mahkemece, davalı H..yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı K.. yönünden ise, davacının vekaletname tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmadığı ve buna göre ilk devirden sonraki maliklerinde iyiniyetli olup olmadıklarına bakılmaksızın yapılan işlemlerin geçersiz olduğu gerekçesiyle çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Karar, dahili davalı K..vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.6.2007 S.. günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat İ...K... ile temyiz edilen vekili Avukat D..T..geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S... T..in tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu ..ada ..parsel ...kat ..nolu bağımsız bölümün; davacı tarafından verilen 22.10.1998 tarihli vekaletnameye istinaden vekili eliyle H...A..a 4.11.1998 tarihinde;H..n da N..T...a 2.10.2000 tarihinde ve onunda davalı H..'ye 22.11.2000 tarihinde ve satış suretiyle temlik edildiği; davalı H...'nin de yargılama sırasında 14.6.2005 tarihinde dahili davalı K..D...'e satış aktiyle devredildiği, ayrıca davacının temlik tarihi olan 22.10.1998 tarihinde hukuki ehliyetine haiz olmadığının Adli Tıp Raporu ile saptandığı anlaşılmaktadır.O halde, vekalet tarihinde davacının hukuki tasarruf yetkisinin bulunmadığı belgelendiğine göre, ilk el durumunda bulunan H...'ın ediniminin korunamayacağı açıktır.Ne varki; ondan sonraki ellerin Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi uyarınca iyiniyetli olmaları halinde edinimlerinin korunacağı da kuşkusuzdur.Nevarki; mahkemece bu konuda hükme elverişli olacak nitelikte bir aşartırma yapıldığı söylenemez. Bilindiği üzere; Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiş tir.Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet,nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde,huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde taraf delillerinin toplanması, kuşkuya yer bırakmayacak nitelikte iyiniyet araştırması yapılması ve sonucuna göre bir karar karar verilmesi gerekirken, yanılgılı ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Dahili davalı Kadir vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.6 .2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.