MAHKEMESİ: BATMAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/03/2010NUMARASI: 2009/384-2010/252Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 7408 parsel sayılı taşınmaza davalıların duvar ve bina yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davacının taşınmazına müdahale etmediklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalıların müdahalelerinin bulunmadığının belirlendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden; çekişme konusu 7408 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait bulunduğu, davacının, taşınmazına davalıların bina ve duvar yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, Mahkemece, keşfe dayalı olarak düzenelenen bilirkişi raporuna göre, davalıların, davacıya ait taşınmaza bir müdahalelerinin bulunmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Ne varki, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, teknik verileri içermediği, ihtimale dayalı bulunduğu; raporda ne şekilde ve hangi aletler kullanılmak suretiyle neticeye gidildiği, takometrik alet kullanılıp kullanılmadığı açıklanmadığı gibi, raporun kadastro tenisyeni sıfatını taşıyan bilirkişiler tarafından düzenlendiği görülmektedir.Bilindiği gibi, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi davalarında, tarafların tüm delilleri toplandıktan, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra, yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirikişi ve tanık sözleriyle kuşkuya yer vermeyecek biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum göz önünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından,bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararalanılarak takometrik aletle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden, uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır. Bu durumda, Mahkemece, değinilen ilkeler gözetilmeksizin, eksik tahkikatle yetinilerek yazılı olduğu üzere verilen kararın yasal olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, içlerinde kadastro mühendisininde yer alacağı 3 kişilik bilirkişi marifetiyle yerinde yeniden keşif yapılması, takometrik aletle ölçüm yapıltırılmak suretiyle davacının taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.