Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, 293 ada 2 parselin hazine, 293 ada 1 parselin ise hazine ve ... adına paylı olarak hükmen tescil edildiğini ve 2981 sayılı Yasa gereğince her iki parsel için ...'a tapu tahsis belgesi verildiğini, hazinenin talimatı olmamasına karşın Belediye Encümen Kararına dayanarak ... adına tapuya tescil edildiğini, daha sonra 1 ve 2 parseller üzerine bina inşa edilerek davalılar adına kat irtifakı kurulduğunu, ancak 2981 sayılı Yasanın 4 ve 13. maddelerine göre iki parselin birden aynı şahıs adına tahsis ve tescilinin yolsuz olduğunu ileri sürüp tapu kayıtlarının iptali ile hazine adına tescilini istemiştir.Davalılar, tapu kaydına güvenerek satın alan iyiniyetli 3. kişi olduklarını, davanın reddini savunmuşlar, aksi halde Medeni Kanunun 650. maddesi uyarınca uygun bir tazminat karşılığında arsanın kendilerine verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece, davanın öncelikle idari işlemin iptaline yönelik bir isteği içerdiği, bu nedenle anlaşmazlığın idare mahkemesince çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.Karar, davacı hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakimi'nin raporu okundu, düşüncesi alındı.Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, tapu iptali ve tescil isteğine İlişkindir. Mahkemece, dava yargı yeri yönünden reddedilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kaçak yitik kişilerden kaldığı ve üzerinde ... isimli kişinin gecekondusu bulunduğu, sözkonusu parsellerden 1 nolu olanının paylı olarak ... ve hazine, 2 nolu olanın ise hazine adına kadastroca tesbit edildiği, bilahare hazinece her iki parsel bakımından 2981 sayılı Yasanın 9 ve takip eden maddeleri gereğince 13.8.1984 tarihinde gecekondu sahibi ... adına tapu tahsis belgesi verildiği, daha sonra 1.9.1984 tarihli Belediye Encümen Kararına dayanılarak 2981 sayılı Yasanın 10/a maddesinden sözedilerek Belediyece ... adına sicil oluşturulduğu, bilahare tahsisi yapan hazine tarafından 19.9.1991'de tahsisin geri alındığı, ancak 2 nolu parselin davalılar ..., ...., ....., ..... ve .... adlarına, 1 nolu parselin 3/8 payının dava dışı kişiye satış yoluyla devredildiği görülmektedir.Tescilin dayanağı olan 2981 sayılı Yasanın 10/a maddesi ile İmar Affı Yönetmeliğinin 25. maddesi hükümleri birlikte incelendiğinde Belediyenin yetkisinin sadece imar ıslah planlarını yapmak olduğu tartışmasızdır. Yapılan imar ıslah planları uyarınca mülkiyetin nakli yetkisinin ise tahsis belgesini veren idare olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda yetkisi olmadığı halde Belediye Encümenince oluşturulan sicilin yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu açıktır. Oluşan sicil bakımından yasal dayanak bulunduğu söylenemez.Öyle ise, davadaki iddianın Türk Medeni Kanununun 1025. maddesi anlamında yolsuz tescile dayalı iptal ve tescil olduğu dikkate alındığında çekişmenin çözüm yerinin Adli Yargı yeri olduğu muhakkaktır.Hal böyle olunca, 1 parsel sayılı taşınmazdaki kayıt maliklerinin tamamının davada yer alması sağlanmak suretiyle işin esasına girilerek bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz İtirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 10.6.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.