MAHKEMESİ : BUCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/01/2010NUMARASI : 2007/81-2010/48Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 251 ada 40 parselde bulunan 133.10 m²'lik kadastral yolun ihdasen belediye adına tescilinden sonra başka parselle tevhidinden oluşan 251 ada 41 parsel sayılı belediye arazisinin davalılardan A.Ü.'a satışına ilişkin encümen kararının İdari Yargıda iptaline karar verildiğini, taşınmazın muvazaalı olarak el değiştirerek davalı M.G.'a devredildiğini ileri sürüp, tapunun 133.10 m²'lik kısmının iptali ile belediye adına tescilini istemiştir, dahili davacı Ö. Y., davacı yanında davaya katılmıştır.Davalı M., dava konusu yeri Ş.Ü.isimli şahıstan, bedeli karşılığında iyiniyetle satın aldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, İdare Mahkemesi kararından sonra tapunun iki kez el değiştirerek iyiniyetli alıcı konumundaki Mesut'a geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 251 ada 40 parsel sayılı taşınmazın yoldan ihdas suretiyle Bucak Belediyesi adına tescilinden sonra, Bucak Belediye Encümeni'nin 7.3.2000 tarih 67 sayılı kararı ile davalılardan A.'ye temlik edildiği, onun tarafından tevhid işlemlerine tabi tutularak yeni oluşan 1341 ada 33 parsel sayılı taşınmazın davalı Ş.'e, ondan da yine aynı şekilde satış suretiyle davalı M.'a intikal ettirildiği ve A.'ye yapılan satışın dayanağını teşkil eden idari işlemin Antalya 1.İdare Mahkemesinin 14.3.2001 gün ve 2000/768 E. 2001/257 sayılı kararı ile iptal edilerek kesinleştiği ve böylece A. üzerindeki sicilin illetten mücerret hale gelerek Türk Medeni Kanununun 1025. maddesinde de öngörüldüğü şekilde yolsuz tescil durumuna düştüğü anlaşılmaktadır.Gerçekten de, sicilin A.üzerinde kalması halinde iptalinin gerekeceğinde kuşku yoktur, ancak kayıt 2.el konumundaki Ş.'e ve 3.el konumundaki M.'a intikal ettiğine göre, bu kişilerin edinmelerinde iyiniyetli olmaları halinde Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanacakları sabittir.Ne varki, 2. el konumundaki Ş.'in ilk kayıt maliki A.'nin kardeşi olduğu ve yolsuz tescil durumunu Türk Medeni Kanununun 1024.maddesi hükmü uyarınca bilen veya bilmesi gereken konumunda bulunduğu, diğer davalı M.'un ise taşınmazı satın almakla beraber hiç kullanmadığı, aksine A. ve Ş.'in sahibi oldukları Ü. adındaki firma tarafından son kayıt malikleri ile aralarında kira veya ariyet gibi bir hukuki ilişki kurulmadan tasarruf ettikleri ve taşınmazın içinde bulunduğu muhitin de küçük bir yer olduğu gözetildiğinde son kayıt maliki M.'un da yolsuz tescil durumunu bilmemesi kabul edilemez. O halde, M.'un da Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi koruyuculuğundan istifade edemeyeceği tartışmasızdır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.