Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7009 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 6148 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/06/2010NUMARASI : 2010/199-2010/496Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakan M...Y...'in 103 nolu parseldeki 1000/127750 payının, mirasçıları olan davalılara intikali sırasında sehven 10000/127750 pay üzerinden dağıtım yapılarak 2500/127750 payın davalı P..., 3750/127750 payın davalı S..., 3750/127750 payın davalı D... adına tescil edildiği, anılan taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulup 4119 ada 1 parsel, 4120 ada 1 parsel, 4121 ada 1 parsel, 4122 ada 1 parsel 4132 ada 1 parsel, 4133 ada 1 parsel, 4136 ada 4 parsellerin oluştuğunu, hisselerdeki pay ve paydanın 1/1'i vermemesi üzerine durumun anlaşıldığını ileri sürerek, anılan imar parsellerindeki davalılardan P...'nin payının 2/1022, S...'ın payının 3/1022, D.'nın payının ise 3/1022 olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, Türk Medeni Kanunun 1025. maddesine göre yolsuz tescilde dava açma hakkının, hakkı zedelenen kişiye ait olduğu gerekçesi ile sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Hazine, davalıların miras bırakanı Muktesim'in ölümü üzerine 103 nolu parseldeki 1000/127750 payının mirasçıları olan davalılara intikali sırasında sehven 10000/127750 pay üzerinden dağıtım yapılarak 2500/127750 payın davalı Pembe, 3750/127750 payın davalı S..., 3750/127750 payın davalı D... adına tescil edildiği, anılan taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulup 4119 ada 1 parsel, 4120 ada 1 parsel, 4121 ada 1 parsel, 4122 ada 1 parsel 4132 ada 1 parsel, 4133 ada 1 parsel, 4136 ada 4 parsellerin oluştuğunu, hisselerdeki pay ve paydanın eşitliği vermemesi üzerine durumun anlaşıldığını ileri sürerek, anılan imar parsellerindeki davalılardan P...'nin payının 2/1022, S...'ın payının 3/1022, D...'nın payının ise 3/1022 olarak düzeltilmesi isteği ile eldeki davayı açtığı, mahkemece, Türk Medeni Kanunun 1025. maddesine göre yolsuz tescile dayalı dava açma hakkının, hakkı zedelenen kişiye ait olduğu gerekçesi ile sıfat yokluğundan davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda değinilen hususlar gözetildiğinde; sicil kayıtlarında meydana gelen pay ve payda uygunsuzluğundaki hatanın, sicilin oluşmasındaki belgedeki hakkın Tapu Sicil Müdürlüğünce kütüğe aktarımı sırasında ve idarenin hatası nedeniyle oluştuğu sabittir.Bilindiği üzere; Tapu Sicil Tüzüğünün 85. maddesinde belgelere aykırı tescil ve yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurlarının alınmasının gerektiğine değinildikten sonra belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesine ilgililerden birisinin yazılı olurunun bulunmaması halinde Tapu Sicil Müdürünün Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden düzeltmek için dava açılmasını talep edebileceği, Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için müdürlük tarafından resen dava açılabileceği 86. maddesinde de yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurlarının aranacağı hükme bağlanmıştır.Hazinece, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan iptal davalarında Hazine yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğu Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarında kabul edilmekte ise de, Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden değinilen maddede öngörülen koşullar dışında dava açma hakkı bulunmamaktadır.Somut olayda; eksiğin tamamlanması yönünde getirtilen kayıtlardan, davacının gerçekleştirdiği yanlışlığın giderilmesi için, davalılara şifahen bilgi verildiği ve tapu kütüğüne de idarece kısıtlayıcı tedbir şerhi konulduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki yargılama sırasında davalıların, davanın reddini istedikleri gözönüne alındığında anılan 85. madde hükmünün icrasından sonuç alınamayacağı anlaşılmıştır.Bu durum karşısında idarenin yaptığı hata nedeniyle Türk Medeni Kanunun 1007. maddesinde öngörülen Hazine'nin kusursuz sorumluluğu gereğince bu sorumluluktan kurtulmak bakımından eldeki davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığını söylemek olanaksızdır.Hal böyle olunca; işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması, değerlendirilmesi, sonuçta verilecek kararın davada yeralmayan diğer paydaşların paylarını etkileyeceğinden o paydaşlara da husumetin yöneltilerek davada yeralmalarının sağlanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin, temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.