Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6997 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20938 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/07/2013NUMARASI : 2008/709-2013/402Taraflar arasında görülen ecrimlisil ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve karşı davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı karşı davalı vekili ve davalı karşı davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl dava, ecrimisil, karşı dava taşınmaza yapılan zorunlu ve faydalı masraflarla mirasbırakanların cenaze işlerinde yapılan giderlerin tahsili isteğine ilişkindir.Mahkemece, asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Çekişme konusu 726 parsel sayılı taşınmazın arsa niteliği ile ¼ payının davacı, ¼ payının davalı ½ payının da dava dışı kişi adına kayıtlı olduğu, dava dışı kişi ile davanın tarafları arasında fiili kullanma biçiminin oluştuğu, tarafların kullanımına bırakılan bölümde üç katlı binanın yer aldığı uyuşmazlığında bu binadan kaynaklandığı açıktır.Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Öte yandan, 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ecrimisil davaları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Davacı, dava dilekçesinde çekişme konusu binada hiçbir bölümü kullanmadığını ileri sürerek ecrimisil istemiş, davalı da binanın bir dairesinde anne ve babasının oturduğunu, 2002 yılının mayıs ayı başında annelerinin, mayıs ayı ortalarında da babalarının öldüğünü bu tarihten itibaren 2004 yılına kadar anne ve babalarının oturduğu dairenin boş kaldığını, bunun yanında binaya zorunlu ve faydalı masraflar yaptığını emlak vergilerini ödediğini savunmuş ve buna ilişkin belgeler ibraz etmiştir. Ne var ki davalının savunması üzerinde yeterince durulmadığı gibi davalının usulüne uygun zamanaşımı savunması da olmadığı halde 5 yıllık ecrimisile hükmedilmiştir.Hal böyle olunca, asıl dava bakımından yukarıdaki ilkeler uyarınca davalının savunmasının yeterince incelenmesi, gerçekten bir dairenin mirasbırakanların ölümünden 2004 yılına kadar boş kalıp kalmadığının belirlenmesi, bu belirlemeler de gözetilerek davacının istediği dönem itibariyle ecrimisil hesabının yapılması davalı tarafından ibraz edilen belgelerin değerlendirilmesi, zorunlu faydalı masrafların miktarının bilirkişiye yeniden hesaplattırılması, anne ve babaların cenaze masraflarının davalı tarafından yapılıp yapılmadığının netleştirilmesi bu konularda uzman bilirkişi kurulundan denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacının ve davalının değinilen yönler itibariyle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.