MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacılar, dava konusu 136 ada 61 parsel sayılı taşınmazda davalı ... ile paydaş olduklarını, ancak davalının taşınmazın tamamını muz tarımı yapmak suretiyle kullandığını, karşılığında kendilerine bir ödemede bulunmadığını ileri sürerek ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davacılarla dava konusu taşınmazda paydaş olduklarını ve paydaşlar intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemeyeceklerini, davacıların dava konusu taşınmazdan yararlanmak istediklerini kendisine bildirmediğini, taşınmazın tamamını kullanmadığını ve kullandığı alanın kendisi tarafından muz tarımına uygun hale getirildiğini, davanın kabulü halinde davacıların ancak tarla üzerinden elde edebilecekleri geliri talep edebileceklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, haksız kullanımın keşfen belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu tarla vasıflı 136 ada 61 sayılı parselin taraflar adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu ve üzerinde davalı tarafından muz tarımı yapıldığı, eldeki davalı ...'nın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/256 Esas – 2011/736 Karar sayılı dosyasında dava konusu 136 ada 61 parsel sayılı taşınmazdaki muz bitkilerinin kendisine ait olduğunun tespitini talep ettiği, yargılama sonunda taşınmazdaki muz bitkisinin Mustafa tarafından dikildiğinin tespitine karar verildiği, ancak anılan kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Somut olaya gelince; davacıların taşınmazda kullandığı veya çekişmesiz olarak kullanabileceği bir yerin bulunup bulunmadığı hususunda mahkemece bir irdeleme ve belirleme yapılmamıştır. Hâl böyle olunca, taraflar arasındaki çekişme ile ilgili olarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, keşfen taşınmazın zeminde kullanım durumunun tespiti ve davacıların çekişme konusu taşınmazda kullandığı veya çekişmesiz olarak kullanabileceği yer bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, kullandıkları veya çekişmesiz olarak kullanabilecekleri yer olduğunun anlaşılması halinde davanın reddi, aksi halde taşınmaz üzerindeki muz bitkisi ile ilgili eldeki davalı ... tarafından .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/256 Esas – 2011/736 Karar sayılı dosyasında açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kesinleşmesinin beklenilmesi, muz bitkisinin davalı ...'ya ait olduğunu tespiti, kararın kesinleşmesi ve davacılar tarafından intifadan men şartının gerçekleştiğinin kanıtlanması halinde davacıların zeminde paydaş olduğu gözetilerek zemin (tarla) geliri üzerinden ecrimisil hesabı yapılarak davacıların payı oranında ecrimisile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de, davacıların taşınmazdaki payı gözetilerek her bir davacı için ayrı ayrı ecrimisile hükmedilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde, hükmedilen toplam ecrimisilin davacı tarafa verilmesine şeklinde hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.