Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6975 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 4714 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : PAZARCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 29/05/2007NUMARASI : 2006/75-2007/235Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, ortak miras bırakanları E. G.’ ün 1983 yılında 600 parsel sayılı taşınmazı eşit olarak kendilerine bağışladığını ,ancak bu taşınmazın kadastro mahkemesinde davalı olması nedeniyle intikallerin yapılamadığını ileri sürerek, davalıların bu taşınmazdaki paylarının iptali ile eşit olarak adlarına tescilini istemişlerdir.Davalılar, kızları mirastan mahrum bırakmak amacıyla, yaşlı olan murislerinin kandırılmak suretiyle işlemin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, kız çocukları mirastan yoksun bırakma amaçlı olduğu saptanan işlemin hukuken korunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğine toplanan delillere göre çekişme konusu 600 parsel sayılı taşınmazın (öncesi 61 parsel) 8.7.1960 tarihinde genel kadastro sırasında bir kısım kişiler adına tespit edildiği ve tarafların miras bırakanı E.in pay maliki olduğu tapu kaydına dayanmak suretiyle ve hazinenin de taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olduğu iddiası üzerine Pazarcık Kadastro Mahkemesinde dava görüldüğü ve bu davanın devamı sırasında 22.3.1983 tarihinde dayanak tapu kaydındaki malik olduğu mülkiyet hakkını davacılara bağışladığı ve bununla ilgili olarak ta akit tablosu yapıldığı ,görülen dava sonucunda Pazarcık kadastro mahkemesinin derecattan da geçmek suretiyle kesinleşen 24.02.1993 tarih 1993-25 sayılı karar ile taşınmazın bir bölümünün hazine adına tesciline eldeki davaya konu edilen kısımda ise E.'e pay verilmek suretiyle tescilin yapıldığı ,E.in ölümüyle bu payın E.mirasçıları tarafından intikalinin sağlandığı anlaşılmaktadır. Davacıların:22.3.1983 tarihli tapuda yapılan bağış işlemine dayanarak El.mirasçılarının haiz olduğu paylara karşı eldeki iptal tescil davasını açtıkları görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki ,gerek akdin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 766 sayılı tapulama kanununun 81.ci maddesi ve gerekse 9.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı kadastro yasasının 26.cı maddesi delaletiyle 40.cı maddesinde:kadastro çalışma alanlarında kadastroya başlandıktan sonra her türlü akit ve tescil işlemleri taşınmaz malların o andaki kadastro tespit durumu ,kadastro müdürlüğünden sorularak alınacak cevaba göre tapu sicil müdürlükleri tarafından yapılır ve kayıt örnekleri derhal kadastro müdürlüğüne gönderilir" düzenlemesine yer verildikten sonra "kadastro tespiti kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası adına yapılmış ve kesinleşmemiş ise kadastro sonucunu beklemeleri ilgililere tebliğ olunur.Ancak ilgililer kadastro sonunda hasıl olacak kesin durumu kabul edeceklerini noterde düzenlenmiş bir belge ile veya tapu sicil müdürlüğü huzurunda tespit olunacak ifadeleri ile beyan ederek akdin veya tescilin yapılmasını isterlerse bu işlemler tapu sicil müdürlüğünde yapılır ve keyfiyet derhal kadastro müdürlüğüne ,dava açılmış ise kadastro mahkemesine bildirilir. "hükmünü öngörmüştür. Bu yasal düzenleme karşısında somut olaya bakıldığında 22.3.1983 tarihli bağış şeklinde düzenlenen resmi bu senedin Kadastro Yasasının 40.cı maddesi kapsamında kalmadığı söylenemez. Tapu sicil müdürlüğünün, davanın devamı sırasında kadastroda uygulanan tapu ile ilişki kurulmak suretiyle düzenlemiş olduğu bu işlemle ilgili durumu kadastro mahkemesine veya kadastro müdürlüğüne bildirmemiş olmasının senet lehtarlarının haklarını bertaraf etmeyeceği sabittir. O halde anılan bağışa ilişkin bu belge irdelenmek ve değerlendirilmek suretiyle taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesi gerekirken dava ve iddia konusu edilmeyen ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez. Öyleyse; davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASıNA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 04.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.