MAHKEMESİ : GÜRPINAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/02/2012NUMARASI : 2002/93-2012/22Yanlar arasında görülen tapu iptali davası sonunda yerel mahkemece, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve katılan davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, yolsuz tescil hukuksal sebebine dayalı tapu iptali isteğine ilişkindir.Mahkemece; çekişme konusu taşınmazların Ç.mevkiinde bulundukları, yayla olarak kullanıldıkları, davacıların ve katılan davacıların tutundukları tapu kayıtlarının sınırları itibariyle her yere uygulanabilecek nitelikte oldukları ve çok geniş alanı kapsadıkları, davacıların, katılan davacıların ve davalıların çekişmeli yeri tarım arazisi olarak kullanmadıkları, katılan davacılar ve ataları tarafından hayvancılıkla uğraşan ailelere kiraya verildiği, yaylaların zilyetlik yoluyla da kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacılar ; miras bırakanları olan A.oğlu A.adına kayıtlı Şubat 1292 tarih 9 ila 15 sıra nolu tapu kayıtlarının, kayıt malikinin mirasçısı olmayan H.oğlu İ. A. tarafından A. oğlu A.in tek mirasçı olduğuna ilişkin T.Köyü İhtiyar Kurulunca düzenlenen sahte ilmuhaberle davalılara satıldığını, satışların geçersiz olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının düzeltilmesi isteğinde bulunmuşlardır.Katılan Davacılar; Eylül 1949 tarih 7 sıra nolu kaydına tutunarak davaya harçlı katılmışlardır.Dosya içeriği ve toplanan delillerden ; Şubat 1292 tarih 9 ila 15 sıra nolu tapu kayıtlarının hakkı karar yoluyla A. oğlu A.adına tescil edildiği, A.oğlu A.in tek mirasçısının H.oğlu . A.olduğuna ilişkin T. Köyü İ. Heyetince düzenlenen ilmuhabere istinaden H.oğlu İ.A. tarafından eşit paylarla T. oğulları H., H. M. ve S. B.'a satıldığı ve Aralık 1961 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarıyla anılan kişiler adlarına tescil işlemlerinin yapıldığı, T..o oğlu Ş. B.ın ölümüyle ¼ payının ırsen intikal ve bağış yoluyla çocukları S.B. ile Ş. B.a geçtiği ve Aralık 1982 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarıyla 1/8'er pay itibariyle anılan kişiler adlarına tescil işlemlerinin yapıldığı, 1/4'er pay sahibi T.o çocukları H.ve H.B.'ın paylarını M.1972 tarih 65 ila 71 sıra nolu tapu kayıtlarıyla 1/4'er pay itibariyle A. çocukları K. ve Y. T.a sattıkları, K.T.'un ¼ payını oğlu S.e bağışladığı ve Ağustos 1982 tarih 5 ila 11 sıra nolu tapu kayıtlarının k.s.t.dına oluştuğu, Y. T.'un ¼ payını A.D.'e sattığı ve Mayıs 1975 tarih 39 ila 45 sıra nolu tapu kayıtlarının A.Dr adına oluştuğu, A.'ında ¼ payını M.oğlu C. T.'e sattığı ve Temmuz 1975 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarının C. T. adına oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan inceleme araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyleki; Van Kadastro Müdürlüğü 6.3.2003 gün 249 sayılı yazı cevabında çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosunun yapılmadığını bildirmiş ise de temyize konu dosya anılan cevaptan 9 yıl sonra 22.02.2012 tarihinde yazılı şekilde sonuçlandırılmıştır.3402 Sayılı Kadastro Yasasının 25/son maddesi hükmünde çekişme konusu taşınmazlarla ilgili olarak kadastro tutanağının düzenlenmesiyle genel mahkemenin görevinin son bulacağı ve taraflar arasındaki çekişmenin Kadastro Mahkemesince çözüme kavuşturulacağı öngörülmüştür. Görev, 6100 sayılı HMK'nin 114/1-c ve 115. maddeleri uyarınca dava şartlarından olup mahkemece yargılamanın her aşamasında istek olmasızın gözetilmelidir. Bu sebeple çekişme konusu taşınmazların bulunduğu yörede genel arazi kadastrosunun yapılıp yapılmadığı kadastro müdürlüğünden sorulmalı, kadastro tesbit tutanak/tutanaklarının düzenlendiğinin belirlenmesi halinde mahkemece, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 27.maddesi hükmü gereğince görevsiz olduğu gözetilerek dava dosyası hakkında Kadastro Mahkemesine devir kararı verilmelidir.İddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve dosyada mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacıların yolsuz tescil hukuksal nedenine dayandıkları sonucuna varılmaktadır. Ancak dava dilekçelerinde tapu kayıtlarının düzeltilmesi (iptal) isteğinde bulunmakla birlikte dilekçe içeriğinden ve duruşmalardaki beyanlardan tescil isteğinde bulunup bulunmadıkları anlaşılamamaktadır. Aynı şekilde katılan davacılarda tapu komisyonu kararıyla oluşan tapu kaydına tutunarak davaya harçlı katılmışlar ise de katılma dilekçesinin içeriğinden ve duruşmalardaki beyanlardan isteklerinin ne olduğu net olarak anlaşılamamaktadır. Bu sebeple mahkemece davacılar ve katılan davacıların dilekçeleri açıklattırılarak istekleri duraksamaya olanak vermeyecek şekilde belirlenmeli, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarına, ayrı tapu kaydına tutunularak tescil isteğiyle katılma dilekçesi verilemeyeceği, derdest davalara aynı hukuksal sebebe dayalı olarak asli katılımın olacağı gözetilmek suretiyle oluşacak sonuca göre araştırma inceleme ve uygulama yapılmalıdır. Katılan davacıların , tapu komisyonu kararıyla oluşan Eylül 1949 tarih 7 sıra nolu kaydına tutunarak adlarına tescil isteğinde bulunduklarının belirlenmesi halinde dilekçelerini harçlandırmış olduklarından katılma isteklerinin ayrı bir davanın konusunu oluşturduğu gözetilerek davaları tefrik edilmelidir. Tapu iptali ve tescil davaları, iptali istenen tapu kayıtlarındaki malik/malikler taraf gösterilerek açılmalıdır. Bilindiği üzere pasif taraf sıfatı dava şartlarından olup mahkemece istek olmasızın gözetilmelidir. Davacılar tarafından iptali istenen Aralık 1982 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarının maliklerinden 1/8 pay sahibi Ş. oğlu S. B. davada taraf olarak gösterilmediği gibi mahkemece de davaya dahil edilmeden yokluğunda yargılama yapılıp sonuçlandırılmıştır. Davalılardan K.oğlu S.T.r (T.) 31.10.2002 tarihli oturumda iptali istenen Aralık 1982 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarında 1/8 pay sahibi Ş.oğlu Ş.B..n öldüğünü bildirdiği halde mahkemece bu yönde inceleme araştırma yapılmamıştır. Bunlardan ayrı iptali istenen Aralık 1961 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde ¼ pay sahibi T.oğlu M.. B..'ın payının gittiği yazılmış ise de anılan payın hangi tarih, cilt, sayfa ve sıra numarasına gittiği yönünde açıklama bulunmamaktadır. Mahkemece T.oğlu M..B..'a ait ¼ payın el değiştirip değiştirmediği yönünde de araştırma yapılmamıştır. Diğer taraftan iptali istenen Temmuz 1975 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarında ¼ pay sahibi olan T..Köyü nüfusuna kayıtlı M..oğlu C..T..eldeki dava açılmadan önce 10.08.1996 tarihinde öldüğü ve yargılama sırasında mirasçıları davaya dahil edildiği , hatta mirasçılarından H..T.ve M.. S.T.16.9.2004 tarihli oturuma katıldıkları halde mahkemece gerekçeli karar 1984 doğumlu ... ilçesi Sıcaksu Köyü nüfusuna kayıtlı C.T..'e tebliğ edilmiştir. O halde iptali istenilen tapu kayıtlarından Aralık 1961 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarında ¼ pay sahibi olan T.. oğlu M. B. payının, Aralık 1982 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarında 1/8'er pay sahibi olan Ş..çocukları Ş..ve S..B..'ın paylarının, Ağustos 1982 tarih 5 ila 11 sıra nolu tapu kayıtlarında ¼ pay sahibi K..oğlu S.T.payının, Temmuz 1975 tarih 1 ila 7 sıra nolu tapu kayıtlarında ¼ pay sahibi M. oğlu C.T..payının tedavül görüp görmediği, tedavül görmüş ise tüm gittileri tapu sicil müdürlüğünden sorulup getirtilerek davada tarafolarak yer almayan kayıt maliklerine dava dilekçeleri ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilip davaya katılımları sağlanarak pasif taraf sıfatındaki eksiklikler giderilmeli, taraflardan delil ve belgeleri istenmeli ondan sonra işin esası hakkında araştırma inceleme ve uygulama yapılmalıdır.Bunlardan ayrı İ. A.'ın dosyadaki nüfus kaydı incelendiğinde; H. ve H.'dan olma 01.07.1909 doğumlu olduğu, b.olarak 01.01.1946 tarihinde öldüğü, ölüm kaydının Gürpınar İlçe Jandarma Komutanlığının 07.02.2011 sayılı ölüm araştırmasına istinaden 2011/33 numara ile kütüğe işlendiği, alt ve üst soyuna ulaşılamadığı anlaşılmaktadır. Davacılar, temyize konu davanın devamı sırasında İ.A.ı taraf göstererek A.oğlu A.in mirasçılık belgesinin verilmesi isteğiyle 15.06.2009 tarihinde dava açmışlardır. Gürpınar Sulh Hukuk Mahkemesi 04.04.2011 gün 2009/109E-2011/81 K sayılı dosyada ; İ.A.'ın nüfus kütüğünde alt ve üst soyuna ilişkin kayıtların bulunmadığı, açık adresinin tespit edilemediği ve ölüm kaydının kütüğe işlendiği gerekçesiyleİ.A.. yokluğunda yargılamayı yapıp davacı tanıklarının anlatımları doğrultusunda A..A.n mirasçılık belgesini düzenlemiştir. Bilindiği üzere mirasçı bırakmadan ölen kişilerin malvarlığı son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal eder. Sulh Hukuk Mahkemesince değinilen husus gözetilmeksizinİ.A.. yasal mirasçısının bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmadan mirasçısı yok ise Hazinenin huzuruyla yargılama yapılmadan A. oğlu A..'e ait mirasçılık belgesi verilmiştir. Açıklanan nedenlerle davacıların hasımlı mirasçılık belgesi aldıklarından sözedilemeyeceğinden mahkemece A..A.n hasımlı mirasçılık belgesini dosyaya sunmaları için davacılara uygun süre (önel) verilmelidir. Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir.Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet,nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde,huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacaktır. Bu itibarla yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. Mahkemece yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek yolsuz tescil hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteği hakkında yöntemine uygun şekilde inceleme araştırma ve uygulama yapılarak, tarafların tutundukları delil ve belgeler incelenip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile açıklanan hususlar gözardı edilerek dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Davacıların ve katılan davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.