Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6967 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5976 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ECEABAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/12/2009NUMARASI: 2009/87-2009/90Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalıya ait 588 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığını, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülke konu olamayacağını ileri sürerek tapunun iptali ile sicilden terkini, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “Dosya içeriğinden, toplanan delillerden dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 22.4.1983 tarihinde kesinleştiği davanın 21.5.2007 tarihinde açıldığı , 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal, terkin ve elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkin olup, mahkemece; 3402 Sayılı Yasa'nın 12.maddesinde 5841 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,Ancak, hemen belirtilmelidir ki, bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaz.Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Mahakemeleri 5. Cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21.12.1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12.09.1977, 5445/5655 dipnot 161: 10. HD 24.02.1976, 6296/1297)Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Öte yandan avukatlık ücreti 29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderlerinden sayılır. Davacı hazine, temyiz dilekçesinde sair nedenlerden söz etmek suretiyle bu hususa değinmiştir.Hal böyle olunca, somut olayda yapılan keşif sonucu çekişmeli bölümün kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı ve dava tarihinde davacı Hazine'nin haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden ve makdu harçtan sorumlu tutulması gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.Davacı Hazine'nin temyiz itirazı değinilen yönler bakımından yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.