Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6962 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10768 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise bedelinin tahsili davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali,tescil isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde katılma yolu ile temyiz eden davacı vekilinin süresinden sonra duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.06.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı ... adına vasi ... vekili Avukat, temyiz edilen davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir. Davacı vasisi, ehliyetsiz olan davacı kısıtlıya, davalı ...'ın, oğlu ... adına satış yetkisi bulunan vekâletname düzenlettirerek müşterek murislerinden kalan taşınmazlardaki kısıtlının paylarını temellük ettiğini, daha sonra mirasçılar arasında taksim yapılıp, taksim doğrultusunda tescil işlemlerinin gerçekleştirildiğini, davalı ... adına tescil edilen 5 parça taşınmazla ilgili açılan tapu iptali ve tescil davasının kısıtlının payı oranında kabul edilip Yargıtay'dan geçmek suretiyle kararın kesinleştiğini ileri sürerek, davaya konu 15 parça taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile kararın miras payı oranında kısıtlı adına tesciline, mümkün olmaz ise taşınmazların gerçek bedellerinin tespiti ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında, ölen davalı ... yönünden davasını atiye bıraktığını bildirmiştir. Davalılar, ....davacıyı ehliyetli bildiklerini, davalı ...'ın davacıyı kandırdığından haberdar olmadıklarını, davacının payının taksimde ...'a isabet eden taşınmazlarda olduğunu, bedelini de ondan isteyebileceğini, aksi halde ...'ın kazançlı çıkmış olacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı ... yönünden bir talep bulunmadığı, davalı ... mirasçıları yönünden davanın geri alındığı gerekçesi ile anılan davalılar bakımından karar verilmesine yerolmadığına, diğer davalılar bakımından ise; kesinleşen mahkeme kararı ile davacının akit tarihinde ehliyetsiz olduğunun sabit olduğu, davalıların da bu durumu bilebilecek kişi konumunda bulundukları gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Hüküm bir kısım davalılar vekili ile katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, davalılar vekilinin temyiz dilekçesi, davacı vekiline, 10.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili hükmü 21.03.2014 tarihinde harçlandırdığı dilekçesi ile katılma yolu ile temyiz etmiştir.Davacı vekili; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı yasa ile değişik 433/2. maddesi hükmü gereğince yasal 10 günlük süreyi geçirdikten sonra katılma yolu ile hükmü temyiz ettiğinden, temyiz isteğinin SÜREDEN REDDİNE. Davalılar ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının, babasından intikal eden 20 parça taşınmazdaki paylarını vekili olan dava dışı ... ...'un, 12.06.2002 tarihinde davalı ...'a satış göstermek suretiyle temlik ettiği, aynı gün davalı mirasçıların tapuda aralarında rızai taksim yaptıkları ve taksim neticesinde davaya konu 362, 353, 86, 883 parsel sayılı taşınmazların davalı ..., 359, 360, 55, 954, 970 sayılı parsellerin davalı ..., 212, 956, 927 parsel sayılı taşınmazların davalı ..., 938, 932 ve 1237sayılı parsellerin davalı ... adına tescil edildiği, ...'nin 938 sayılı parseli 09.10.2002 tarihinde dava dışı...'a satış suretiyle temlik ettiği, 932 ve 1237 sayılı parselleri ise 25.07.2002 tarihinde kızı olan davalı ...'a bağışladığı, taksimde, dava dışı 639, 859, 964, 975 ve 942 sayılı parsellerinde davalı ... adına tescil edildiği, davacının davalı ... ile dava dışı ... ve ... aleyhine ehliyetsizlik iddiasıyla açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin en son 04.11.2009 tarihli, 2009/209 Esas, 2009/257 karar sayılı kararı ile kabul edilerek, 964, 975, 942, 639 ve 859 parsel sayılı taşınmazların 3/20 payının tapusunun iptali ile davacı kısıtlı adına tesciline karar verildiği ve anılan kararın derecaattan geçerek 07.01.2011 tarihinde kesinleştiği, anılan dosyanın yargılaması sırasında .... İhtisas Kurulundan alınan 04.07.2002 tarihli raporda; davacı kısıtlının vekâletnamenin düzenlendiği 16.05.2002 tarihinde ve hâlen ehliyetsiz olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle; kesinleşen mahkeme kararı ile akit tarihinde davacının ehliyetsiz olduğu saptandığına, davacının kardeşi olan davalıların da, davacının ehliyetsiz olduğunu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulundukları, diğer bir söyleyişle Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları belirlenmek suretiyle, taşınmazlar yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Ancak; davaya konu taşınmazlardan 938 parsel sayılı taşınmaz, dava tarihinden önce dava dışı ...'a satış suretiyle temlik edildiği, diğer bir söyleyişle anılan taşınmaz dava dışı kişi adına kayıtlı olduğu hâlde, bu taşınmazın iptal ve tesciline karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, kabul kapsamına alınan taşınmazlardan 359 ve 360 sayılı parsellerde davacının payı ayrı ayrı 63/1920 olduğu hâlde, hatalı olarak bu taşınmazlar bakımından 3/20 pay üzerinden iptal ve tescile karar verilmiş olması da doğru değildir. Davalılar ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.