MAHKEMESİ : ÜSKÜDAR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/07/2006NUMARASI : 2004/32-175Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı M.. S..A...a miras payına karşılık ..parseldeki 28800/3066120 payına istinaden ..nolu özel parselin özgülendiğini, davalının bu özel parsele gecekondu inşa ederek elattığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.Davalı,davacının miras payından bahisle dava açamayacağını, davacının bu payı dava dışı Arzu Kurt’a sattığını, kendisinin de payını dava dışı M..A...aldığını, satın aldığı yeri duvarla çevirdiğini, davacının dayandığı özel parselasyon haritasının harici olduğunu bağlayıcı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının özel parselasyon haritasına göre davacının miras bırakanından gelen dava konusu özel parsele haksız olarak elattığı gerekçesiyle davanın kabulüyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu, .. parsel sayılı taşınmazda davanın tarafları ile dava dışı kişilerin paydaş oldukları, davacının dava konusu .. parselde bulunan ..nolu özel parselin miras taksim sözleşmesi gereğince yapılan özel parselasyon planına göre, miras bırakanı M... S..e kaldığını, davalının daha sonra satış yoluyla aldığı bu özel parsele haksız olarak bina inşa etmek suretiyle el attığını öne sürerek eldeki davayı açtığı görülmektedir.Mahkemece, paydaşlar arasında harici taksim ve buna bağlı fiili kullanımın gerçekleştiği, dava konusu özel parselin paydaşlar arasında yapılan taksim sonucu davacının miras bırakanı M.. S.’e düştüğü, ondan da davacının kayden satın aldığı dava dışı kişilere intikal ettiği, bu kaydın en son davacı adına hisseli olarak intikal ettiği gerekçe gösterilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Nevarki, harici taksim ve özel parselasyon hakkında yapılan araştırma ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olduğu söylenemez.Özellikle davacının kök miras bırakanının dava konusu taşınmazda paydaş bulunduğu, davacının kök miras bırakanının yanında başka paydaşlarında bulunduğu anlaşılmaktadır.Özellikle ve öncelikle bu paydaşlar arasında yapılmış harici bir taksim sözleşmesi ve buna bağlı olarak yapılan bir parselasyon planı bulunup bulunmadığı üzerinde durulmamış, böyle bir parselasyon planının bağlayıcılık niteliği kazanıp kazanmadığı, gerçekten paydaşlar arasında yapılan harici taksimde, taksime konu olan ve krokisinde ..parsel olarak gösterilen özel parselin davacının iddia ettiği şekilde kök miras bırakana bırakılıp bırakılmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır.Bilindiği üzere,paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak, özellikle yukarıda değinildiği şekilde tüm paydaşları bağlayan bir özel parselasyon planının bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırmaya dayalı olarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,14.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.