MAHKEMESİ : KARATAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/12/2006NUMARASI : 2006/178-280Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, paydaşı oldukları ..ada ..parsel sayılı taşınmazın paydaşlar arası yapılan harici taksim sonucu kullanımlarına bırakıldığını, taşınmazı ürün karşılığı davalıya kiraya verdiklerini .. yıldır kira bedellerinin ödenmediğini, sözleşmenin sona erdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, çekişmeli taşınmazda eşinin payı bulunduğunu, paydaşlar arasında yapılan taksime göre taşınmazın eşine bırakıldığını, eşi adına tasarrufta bulunduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın ..yılı aşkın süredir, davalı tarafından eşi adına rızai ve fiili taksime göre kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, dava konusu .. ada ..parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu davacıların taşınmazda paydaş bulundukları davalının ise .. A..in payına karşılık taşınmazı tasarruf ettiği, tarafların paydaşlar arası yapılan harici taksime göre çekişmeli taşınmazın kendi kullanımlarına bırakıldığını ileri sürdükleri görülmüştür.Bilindiği üzere; Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; miras bırakan İsa'dan kalan . parça taşınmazın paydaşlar arasında parsel olarak paylaşıldığı, her bir parselde yukarıdaki ilkeler uyarınca fiili kullanma biçiminin oluşmadığı anlaşılmaktadır.Öte yandan, paydaşlar arasında fiili kullanma biçimine veya harici taksime değer verilebilmesi için o kullanma biçimi yada harici taksimin aynı parsele yönelik olması, tüm paydaşları bağlayıcı nitelik taşıması gerekir.Parsellerin paylaşılması şeklinde oluşan kullanma biçimine değer verilemez ve böyle bir kullanma biçimi Türk Medeni Kanununun paylı mülkiyet hükümlerini öngören 688 ve devam eden hükümlerine uygun düşmeyeceği gibi hukuki himayede görmez.Hal böyle olunca, tümü davalı tarafından kullanılan çekişmeli taşınmaz yönünden davacıların payı oranında elatmanın önlenmesi ve belirlenecek ecrimisile karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.