MAHKEMESİ : İNEBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/06/2011NUMARASI : 2010/208-2011/115Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 11, davalının ise komşu 2 parsel sayılı taşınmazların maliki oldukları, davacının parseli üzerindeki yapıyı cafe olarak işlettiği, bilirkişi raporuna göre de davacı binasında zararların oluştuğu, bu zararlara ise davacının drenaj ve yalıtımı yaptırmamış olması, yer altı ve yağmur suları ile davalı taşınmazı içerisindeki foseptik ve su kuyularındaki suların sızmasının neden olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olayda ise, hükme yeterli olacak şekilde araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, yerinde yeniden keşif yapılarak, davalı parsel üzerindeki foseptik ve su kuyusundan gelen koku ile sızan su nedeniyle ne gibi önlem ya da önlemlerin alınacağı hususunda bilirkişiden ayrıntılı rapor alınması ve belirlenecek önlemlerden en uygun olanına hükmedilmesi, öte yandan bilirkişi raporunda foseptik ve su kuyularından sızan suların davacı taşınmazında kısmi zarara sebebiyet verdiği ve zarar miktarının da 4.285,00.-TL olduğu tespit edildiğinden bunun da tahsiline karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.